16
Yorum
28
Beğeni
0,0
Puan
1410
Okunma

sarıp sarmalanmış bebek gibi
öyle masum bakıyor kundağından
piş desen gülümseyecek
mavi mavi gökyüzü gözleri var sanki
dağlara değiyor kuş kanatları
çırpınıyor
bir lâmba tepemde
ışıtıyor karanlığını gecemin
onda hiç sönmüyor ışık
bir iki kez durup
yeniden çalışsa da
aldanmıyorum
biliyorum sessizlikteki sesini
nasıl davullar çaldığını göğsümde
beni nasıl hırpaladığını
hızlı, merdiven çıkar gibi
ara sıra durdurduğunu
sonra eline geçirip bayrağı
beni nasıl solladığını
en olmadık zamanda
bir türkü tutturup ıslıkla
kapıyı bacayı indirmek
ne varsa eline geçen, fırlatmak
dağlara vurmak istediğini başını
silahlanıp sevdayla
atlamak zulmün haksızlığın üstünden
aşk kırmızısına boyamak sonra
ellerini
bana bağlı değil eşkıya yüreğim
onun ayrı bir gidiş yönü var
aklım emreder, uymaz
kendi başına gider
sevgilinin otağına taht kurar
tutuşturur sönmeye yüz tutan
ocağın ateşini..
08. 11. 2017 / Nazik Gülünay