23
Yorum
42
Beğeni
5,0
Puan
1728
Okunma

Çok küçüktü Perilce, çiçeklerle büyüdü
Onlara her gün yeni ,masallar uydururdu
Yağmurdan sonra bir gün, gök kuşağı belirdi
Her gün atlamak için, ondan bir ip istedi
Gökkuşağı seslenip ,hangi renk olsun dedi
Perincede gülerek,kırmızı olsun dedi
Gökkuşağı da her gün, bir rengini verirdi
Yılkı taylarla oynar, börtü böcek severdi
Gelinciklere konan, renkli bir kelebekti
Büyüdü de serpildi, ama yaş on üçteydi
Yabanıl diyarlardan koca bir adam geldi
Onlardan izin alıp perilceyi istedi
Anası yok demişti,babası olmaz dedi
çılgına dönen adam, ikisini de kesti
Perilce iki büklüm, ağlar iken onlara
Çığlıkları yükseldi, rüzgara karışarak
Hain yürekli katil,çekip tuttu elinden ,
Zor kullanarak aldı onu baba evinden
Zalimsin katil dedi, bırak şu ellerimi
Hem küçük bir kızım ben, işine yaramam ki
O kocaman eliyle, susturur Perilceyi
Bir yatakta açılır, gözleri perilcenin
Bakınca etrafına ,gördü bir yabancı göz
Düştü o an küçücük, yüreğine kordan köz
Bilmez neler oluyor bir kadın gelir sonra
Elinde bir gelinlik, giydirir kefen gibi
El oynar, düğün dernek, sanki ölüm haberi
Anlamaz ki Perilce, neler olacak şimdi
Anne ve babasına ağlaşıyor yüreği
Pencereden bakışır beyaz güvercinlerle
Pencereye tutundu beni alın diyerek
Güvercin acı ile,onla ağlaşıyorken
Uzattı kanadını, hadi dedi perilce
Ağıtlar yakıyordu ,sel gibi yaş akarak
Küçük gelin olmuştu, elinde olmayarak
Tutundu rüzgarlara,bu evlerden kaçarak
Düşe Kalka koşarken, düştü taşa çarparak
Tam kalkacağım derken, ağır bir el sırtında
Deşerken yüreğini,bir silah namlusuyla
İki kaba el vurur ,Perilce artık yerde
Ne işi vardı ya Rab, bilinmeyen yerlerde
Diyerek yanar harda, çaresiz geri döner
Getirilir o eve, gelin olur Perilce
Mahyaları kesiktir, o küçük yüreğinin
Gözleri Kan doludur, gözyaşı kan kırmızı
Gece olup çökünce, kabus gibi bir adam
Dokunur temiz masum, o çocuk bedenine
Kirletir perilceyi ,hep kan kusar perilce
Kopardı perilceyi , tertemiz dünyasından
Bilmez nedenini hiç, kan sızar bacağına
Uzun olur hem de çok, aymaz zalim bir gece
Dağ taş yankılanıyor, onun çığlıklarından
Nefesi düğüm, düğüm, olurmuydu bu düğün
İki günü geçmeden, koşar buruk kırlarda
Yabanıl bir tay gibi, çıkar dert tepesine
Atar sonra kendini,huzur bulur yüreği
Çözülür üzerinden, ne kadar acı varsa
Susar acı feryatlar ,dağılıp fırtınaya
Yıldızlar doluştu hep, kehribar saçlarına
Dere tepe ağladı, kan kustu gelincikler
Papatya yaprak döktü, hastalanıp içinden
Bülbüller şakımadı,ağıt yaktı ardından
Börtü böcek karınca, bu toprakta ne varsa
Yas tuttu bütün renkler, açan çiçekleriyle
Düştü uğur böceği, papatyanın koynundan
Gökkuşağı yaklaştı, mavilerini serpip
Gözlerinden sap sarı, gözyaşları sel edip
Kazdılar can dostları, ona küçük bir mezar
Taşınada yazdılar, burda perilce yatar
HÜLYA ÇELİK
5.0
100% (27)