4
Yorum
14
Beğeni
4,8
Puan
979
Okunma
Ayaz bir geceydi,
Titriyordu aşk yapraklarım
Sisli sancılar etrafımı sarmıştı
Körebe oynuyorduk yalnızlıkla
Hep kör olan o oluyordu…
Acılara g/ebe ben.
Mutluyduk! Madam.
Kâğıttan umutlar çizdiğim zamanlardı
Şimşek çakması gibi çarpıldık onunla.
Yüreğimi ablukaya aldı madam
Fetihlerine karşı koyamadım.
Prangalar vurmuştu adeta gözlerime
Mecalsizce çırpınan bedenimi
Yüreğimin paslı kilitlerini açıvermişti.
Sorgusuzdu içeriye girmesi
Ve izinsiz..
Buz dağında donmaktı bu madam,
Lal kesilmekti bu bir mucize karşısında,
Bazen de,
Dur diyememekti.
Islaktı feri gün’ahlarımın,
Ene dedim.
‘’Ente’ dedi.
Ene diyemeden sustum.
Gözleri büyülü bir şarkı fısıldıyordu kulaklarıma
Bilmediğim bir dilden çalıyordu melodileri
Sarılmadan hoş bir ruhla boğuşuyordum.
Sonra içi içine sığmayan düşler sardı beni
Etekleri zil çalan bir masal başladı...
Masalları bilir misin madam.
Hani sonu hep mutlu biten...
Üç elmanın düştüğü göğü
Bütün umutları ardından saklayan Kaf dağlarını
Sihirli değneğiyle büyü yapan perileri
Benim saatim hep gece yarısına bir kala duruyordu
Bitmesin diye bu büyü.
Mecnun-i aşktı bu
Bilirsin Keremin neden yandığını
Deliliğim bu yüzdendir madam...
Sahi, hangi dilde aşk acı çekmekti?
Bu yüzden uzak dur madam
Kötü kokar sevdamın yanığı
Az daha uzaklaş korkuyorum!
Bulaşacak sana da bahtımın kararsızlığı...
Masalların hüznünde buluştuğumuzdan beri
Yangın yeridir yürek.
Sus madam
sus!
Dünyanın engesini bozmaya gerek yok
5.0
83% (5)
4.0
17% (1)