0
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
2293
Okunma
belki kağıttan gemiler yapmadık hiç
belki bir gök altında
yıldızları seyretmedik birlikte
belki gök kuşağı kadar rengarenk yaşamadık bu hayatı
ama bir umudu bir yaşama sardık
çocukça hayaller kurduk
kaçan uçurtmalara ağladık
kanayan dizimize ağladık
ama bir serçe ürkekliği
hep içimizde kaldı
yara derinden kanıyordu
yeryüzünde çok güzel çiçekler vardı
biz en dikenli olanını sevdik
en uçurumda açanı
en soğuk olanı
en ulaşılmaz
ve dokunduğunda dağılacak olanı
ve sonra göğe uzanan bir buluta
adım adım yürümeye çalıştık
bulut toprağa içini döktü
toprak bize sevdiklerimizin kokusunu verdi
sonra hep bir yanılgının içinde kaldık
ne kadar çok sevdiysek
o kadar çok kaybettik
ama en çokta umudumuzu kaybettik
bir umut kolay kolay yetişmiyor biliyorsun
biz hep bir palyaçoyu oynadık
gülen yüzümüz
ağlayan yüreğimiz oldu
ne kadar çok güldüyse yüzümüz
o kadar çok ağladık
ağlamak güzelde
hasretlik gözyaşları kurşun kadar ağır geldi
sonra düz yolda düştük
bin yıllık şarap içmiş gibi sarhoştuk
ne önümüzü görebiliyorduk
nede yüreğimize söz geçirebiliyorduk
tanrılar tarafından dışlanmış
tanrılar tarafından lanetlenmiş gibiydik
ateş, su ve toprak aşkına
şu içimdeki özlem aşkına
yeryüzünde çok güzel çiçekler vardı
biz en dikenli olanını sevdik
en uçurumda açanı
en soğuk olanı
en ulaşılmaz
ve dokunduğunda dağılacak olanı
ibrahim dalkılıç
02.10.2017
22.30 izmir
5.0
100% (1)