BİR ESKİ ZAMAN FİRARI
Bir ağacın altında
Bencileyin Dudakları bükülü Küskün halli bir ihtiyar Belli ki İçinde bin bir esinti Bir o kadar da iç firar… Hâli yorgun ama Belki her dem Bir gerçeği sorgular… Niçin büyüktü Küçükken ideallerim Niçin dolaşırdı Asya’nın ve Avrupa’nın Siyasi haritalarında O kadar ellerim Niçin denizleri Dolduracak kadar engindi Beni bir bardak su gibi İçen düşüncelerim Bir de gündüzlerden Daha aydın gelirdi Kara gözlerimden Daha koyu gecelerim Niçin Çin Seddini Ölü bir solucan kadar Önemsiz görürdü O içimden taşan Kıtaaşırı tutkular Niçin hayallerimde Bir fetih büyürdü Emzirirken düşlerimi Bir zemheri vakti Gece gündüz Sina’yı Alev alev yakan atlar Dahası bir masal gibidir Bazı insanların Yaşadığı hayatlar Gün gelir İçleri iki büklüm olur Gün gelir Ruhları sanki bir dağdan Yemyeşil bir vadiye inen Bir tüy kadar rahatlar Hâsılı, gençken duyguları Dünyayı dolaşır insanın Büyüktür hâli ve hayalleri Bir gün gelir yaşlanır Küçülmeye başlar her şeyi Çekilir artık geriye doğru Ayakları ve elleri Köşe bucak, adım adım: Peynir alamadım Evden çıkamadım Bir dost bulamadım… Mesut ÖZÜNLÜ Bu şiir, facebook arkadaşım sayın Hasan Boynukara’nın hayata dair aşağıdaki tespiti üzerine kaleme alınmıştır. "Kurtarma 18 yaşında dünyayı 28 yaşında bölgenizi 38 yaşında ülkenizi 48 yaşında ilinizi 58 yaşında ailenizi 68 yaşında kendinizi kurtarmaya çalışanlardan mısınız? E o zaman hoş gelişler ola" |