2
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
1179
Okunma

TÜRKE DURMAK YAKIŞMAZ
Bir mesleğe darbeyken, dokuzuna iş kolu,
Hayatımıza giren her teknik, fırsat dolu;
Çağ aşmak istiyorsak, özgün icatlar gerek,
Demir dağı geçmenin artık uzayda yolu...
MÜSTEŞAR
Müslümana kengeşmek, hem farz, hem sünnet işar;
Her yöreden bir seçkin, vekaleten Müsteşar;
İlmen, dinen bilgili, sözünün eridir O,
İstişarelik işte, derdest "şura"ya koşar...
Kengeşmek: İstişare etmek.
İşar: Yazılı bildirim.
Müsteşar: Önemli işlerde kendisine danışılan kişi.
Şura: İstşare meclisi, kengeş.
MUAMMA
İkinci sesim gitse, hastalanır yatarım;
Dördüncü kovulanda, yönüm dengi batarım;
Ortanca terkedince, gurbette kaybolur da,
Beşinciyi kesene, yetti (....) deyip çatarım...
BEY-ŞEHİR
Hatti’lerden tereke "bilge pınar" ayakta,
Beş bin yıllık tarihin göbeğinden akmakta;
Kubat-abat Sarayı, Eşrefoğlu Camisi,
Gölden aptest alarak bizden bize bakmakta...
Bilge pınar: Eflatun pınarı.
PİŞKİN AR-BAT
Koku yayıyor diye götürmüş bir izbeye,
Orda komaya girmiş "çıtır köpek" haybeye,
Üstelik bunu yapan eğitimli bir bayan,
Pişkin avrada benzer, ateş-topu tepkiye...
Arbat: Eski Türkçe avrat, evli kadın.
BİBERLİ BOYA
İsot ününe layık, dili zehirden acı;
Haklı haksız demeden eza vermek amacı;
Önünden kaçar olsak öfkeden alarıyor,
O hali tam odunluk tipik "bakkam ağacı"...
İsot: Eski Türkçe issi-ot; Genellikle Güneydoğu bölgemizde yetişen oldukça acı kırmızı biber türü.
Alarmak: Renkten renge girerek kızarmak.
* Bakkam ağacı: Odunundan kırmızı boya çıkarılan bir ağaç türü.
( X X )
DUVAR GAZETESİ
( "" )
Liseli aşkımızdan, haftalık işmar sezgi,
Yazılar döşenirdik, yâr kelam, elle dizgi;
Yarım asırdan eski, duvar gazetemizin,
Altına "den-den" çektik, üstüne "çapraz çizgi"...
YUSUF BİLGE
5.0
100% (1)