0
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
701
Okunma
1940’ların karanlığından
bir şair
alnı ak, gözü pek
"fedâiler mangası"ndan
adı: niyazi akıncıoğlu
ıstıranca dağları’nın çiçeklerini
incelikle bastırarak göğsüne
öyle yazardı şiirlerini
ne zaman baksanız, paltosunun içinde
birbirine can havliyle sokulmuş
yaralarıyla söyleşen birkaç çift kumru
kâh sılasında, gurbetinde kâh
gökyüzünü selâmlardı hürriyet aşkına
başının üstünden değercesine geçerken bulutlar
bir garip olurdu
söğüt ağaçlarına yaslanmasını
ıslık çalarak
çocuksu bir taşkınlıkla severdi
küsmesi de gönüldendi, barışması da
halkların yaşayışıyla, akarsuların akışıyla
aşılardı düşüncelerinin tohumunu
militarist-millî şef’li yıllardan
bir şair, bir avukat
vicdan istasyonu gibi çalışan
yeryüzü yurttaşıydı yâni
yürüdükçe iyileştirirdi
dünyayı ve yolunu
(*): Bir Nokta, Haziran 2015, Sayı 161
5.0
100% (2)