5
Yorum
7
Beğeni
5,0
Puan
770
Okunma
Mırıldanıyor dünya.
Bir üçgenin gri kenarında.
Adımlarımızı sayarak...
Betondan bir zemin,
Ayağımın altında kayıyor.
Yön...
Yönümü çiziyorum havaya.
Hava...
Otantik kokulu mekanda.
Satıcılar geçiyor .
Hepsinde tebessüm...
Aydınlık...
Yazlık...
Sonra...
Gözüme takılıveriyor.
Omuzları düşük,
Gözleri hafif kapalı,
Şehir uyanık.
İnadına uyanık...
Yorgun elleri...
Damarlı derisinde,
Ilık balıkçı kokuları...
Bir denizin uzak kasabasında ,
Bir sevdiği vardı diyorum.
İpek’ten saçları dökülüyordu.
Belki ...
Beyaz gerdanına.
...
Belki de...
Rüyalar görüyordu.
Zengin olacaktı.
Çok parası olacaktı çok.
O her gün gördüğü kırmızı arabayı,
Kendisi alacacaktı.
Mahallenin en güzel kızı Necla...
Neclayı da Ali aldı ya!
Yoksulluk!
Yukarıda aşağıda,
Yerde gökte,
Kapıda pencerede,
Hep yoksulluk...
Bağırıyor .
Balık var balık!
Almayana verin salık!
Ömrü uzasın yazık!
Naylondan kelimeler örüyor
Ön dişlerinin,
Sarıya çalan arasında,
Baharı yetiştiriyor.
Amca diyorum:
"Ver ordan bir kilo."
Gülümsüyor.
Tarihinin,
Yaldızlı acısını görüyorum o an.
Kızıldeniz’in gözleri yaşarıyor.
Kızıldeniz’in...
Kapalıçarşı...
Yüzümün mimozasında...
Balıkçı amca...
Balık var balık!
Almayana verin salık!
Ömrü uzasın yazık!
5.0
100% (4)