0
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
966
Okunma
Unutulmuş yaşlı bir yeşilçam oyuncusu gibi
bir köşede oturmuşum yapayalnız
hayal kırıklığı pişmanlıklarla içimi yakarken
şarabın yokluğu başımı ağırtıyor
bir sonraki saniyemi seninle geçirmek için
neleri feda etmezdim
bilirsin, seninle bir saniyemi
dünyalara değişmezdim
tüm okyanusları dolaştım, gezdim
sırf yüreğinin kıyısına vurabilmek için
yüreğinin kıyısına vuracağımı bilsem
batık bir gemiden kalmış enkaz olmayı yeğlerdim
bu kadar aptalım işte, bir o kadar da budala
hep olmayacak dualara amin dedim
gün doğumunda, güneşin doğusundaki kızıllık
gözlerimi kamaştırdığı anda
böyle saçma sapan düşüncelerle dolu zihnim
kızmayın hemen
küfürlerinizle çınlıyor kulaklarım yeterince zaten
enkaz olmayı yeğlermiş
bir enkazdan farkı varmış gibi
hissediyor, duyuyorum tüm bunları inanın bana
Hasan Sabbah fedailerini
cennete götürdüğüne inandırdı gibi
Kafka’nın Milena’ya olan aşkı gibi
inanın lan bana illa örnek mi vereyim
kapılar bir bir kapanıyor yüzüme
iyice çıkmaz sokaklarım dönüşüyor labirentte
ve sevgilim her gün terk ediyor beni biraz daha
çaresizlikler hep üst üste
sizin anlayacağınız pek bir farkım yok hiçbirinizden
5.0
100% (1)