1
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
1013
Okunma
Bir adam:
az ötede erik, kiraz ve kayısı ağacı
ötesinde de apartmanın ışıyan camları
şehirdir burası
dağlarda değilsin ama
say ki onun kopyası
yakında yeşillenip yapraklanacaklar
sonra meyveye duracaklar
erikler, kirazlar ve kayısılar
bir gece gökyüzü maviyken
bir ufak açacaksın
ince bardağın boncuk boncuk terlerken
radyon sevda türküleri söylerken
yeşilini, sarısını, alını
uzanıp koparacaksın
dağlarda değilsin tamam da
bekle bahar buraya da gelecek
bir sabahın seherinde
veya aylı bir gecenin sessizliğinde
yel serin serin eserken
güller de açmış kokusu uçuşup gezerken
kuşlar bile gelmiş şakıyıp öterken
o da gelecek
özledim çok deyip sarılıp öpecek
T.T.
Ve bir kadın:
gör bak dünleri bitirdiğim gün ömrümün gerisiyle
son akşamında değilse yazın, sonbaharın ilk güneşiyle
göçmen kuşların sürüsüyle yığılacağım mevsimine
yedi iklimden derlediğim öyküler
yaşanmış yazılmamış şiirlerle cebimde
bir parça bulut çekip gözlerime sen öyle seversin beni diye
hercai gülüşlerime uğramadan hüzzam
biriktirip muson yağmurlarını yanaklarımda
ellerimde gazel, dudaklarımda bal
kurumadan alnımın telvesinde kurduğun fal
yoruldum diyeceğim eşiğinde, şu buselerini al
yaşarken değilse bil ki son nefesimde her hal
sana geleceğim yaşamak hevesiyle
tadını çıkar baharların, hür yazın
sen bekle gelmezsem ben kitapsızım
takılıp peşine delişmen rüzgârların
hiç edemediğim yeminlerin biniyle hem de
sonbaharların dinginliğinde yağacağım kış önünde yüreğine
vazgeçme ne olur yeter ki bekle
A.B.