4
Yorum
18
Beğeni
0,0
Puan
2447
Okunma

karanlığa diz cöken ağır ağıttır
mevzi yürek sancısının küllerinde
her ateş yanan ruyanın viçdan ağırlığı
uzaklık kuş gagısı boynunda eflatun ayıntı
tükenmek hiçliğin güz arıları köz alevinde sitem
silğisiz beyaz ruhun kara gününde güneş parmaklığı
geri kalan hayata karanfil yalnızlığına adım
yüremek simdi viçdanın ağır sesinde boğulmak
dalgalar yükseliyor yüreğin ağır bosluğuna
icinde boğazlanan dil yorgunu hakikat bozgun
hafif kalamayan cümlede
taş ağırlığında tutamayan susuyor
kirpiğinden mayısın dar yağmuru sözülüyor
icinde ağırlığını taşıyamayacağımız önem
beyaz günlerinde gri havanın icinden ağlamalırı
sokaklar kalabalık ısız bir acı ve mehlemini unutulmuş ar
siyah odalar kiralık yalnızlık ve iki iç cekiş
demir pası viçdanın kırılmayan gam aşırında terki ansız
pencereler kilitli umudun üstüne yaşlanmış ürek parca parca
dar keşişiyor dört duvarın kırık ve endeş sıvalarında kacış
tam sağ kalamayan iç köprünün sarı sancıları
fafif titrer buğusunda yazılan kırık cam tanelerinde isimsizlik
yüzünde gökkuşağın renksiz kalan boya gibi yabancı kendisizlik
ağır ödeniyor vazgecilmeyen kendisizlik ve tüm kalamayan rüzgarsız sefkat
icinde fafifce severek kıramadığı o anları
anlının yüksekliğinde sakladığı kutsallığın izi
düsüp düsüp yenilmeyen yüreği kadar temiz akıl payı
terk edemediği gönül bağında üzüm tanesi /yaş/ları
acının darp güzüne değerken
düşen her sesli harf kulakara pelezenk
ilmek ilmek oya nakısındaki binlerce haklılık gibi
fifari ruhunun varlık adına sükür eğilme karanfil affa bir an kala.
senin yüreğinde kocaman bir ülke izli isaret
ardısık lugatsız binlerce özgür doğruluk payın
sen eğilme karanfil güzü gününde ar beyaz sessizlik
her seye ramen umuttur sabır sukuttur hoş seda sesinde.
sen üzülme karanfil.
gök ağlasın gün sabahına
dursun bu yalan dünya
susarak dinleyelim geceye hayır ola.