0
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
906
Okunma
ses yok
bir iki üç dört derken takıldı gözlerim çatıya
biraz daha uzayacak oldum ki masmavi
içimi düşürdüm denize
dalgalandı yosunlu kıyılarda atan kalbim
yengeçler sevgili suya vardılar
sandalyeler dört ayak
düştüm düzlüğe kıpırdamasın kimse
oh ne rahat akşam sefası
yapraklarını oynatıyor eski çınar ağacı
ki kuşlar eşlik ediyormuş peşine
ardından seslendim sehere
baykuş bizi dinliyormuş dinlesin
ben onun şarkılı dudağında gece olmaya hazır
lakin yılanlı bir dal varmış üstümüzde
kağıdıma damlayan yalanlı bir yol
örtüyoruz aya konuk olup biraz
şaşkın güller bahçeyi dolaşıyor aşkımızı anlayıp
güzellikler gününe özel bir ışık
sarmaşıkların arasından salınıp geldi
kadeh tuttuk yudum yudum konuşarak
ceylanlar öpüştü bu sakinlikte
ağaçlar bulutlar sarhoş
kapıldılar çiçeklerin derin rengine
dili dışarıda yorgun ağustos
kapladı yüreğimizin yangınını
karanlığı giyinip hiç olduk yazında
keyfimiz kelebeklerle dost karıncaların
geceye yol aldığı tatlı bir sonsuzluk
artık düşebilirim
düşebilirim göğün hafifliğinden yere.