0
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
960
Okunma
el değecek yeri yok seneler geçti
kalabalık aksanıyla söze karışan için
kanepede uyuklayan köpek
ara ara yeşil ve kertenkele mağarası
serin rüzgar korkusuyla uzaklaşıyorum sesimden
bu masada benlerle buluşup
faklı şeyler düşündüğümüzde penceredeki rüzgar
yüzünü her yöne bulaştıran şaşkın
dizini ovuşturup kedisine sorular soran hangimiz
yarım nefes kısık bir hisle yanağına büyü buğusu ulaştırdı
sevinçli ağaç dalları sezgi geri dönüşlerini avazına toplayıp
infilak edeceği ana saçılan zerrecikler verdi yeryüzüne
nesne sil fosilinin kıyılarıyla bu gün
anı karıştırdığımızda hükümsüz kalan bir yığın duygu
ölümün gizliliğine karşı yürütülmüş savaşın şahidiydi
kırgın ve dalgın çiçek tarlası alev alıyor
bütün renklerin ürpererek gittiği yön
çağıran yankının dışa vurumu değil mi.