Kısıtlı karınlarını doyuran
Lakin kimsenin izini görmediği
Kibrinden kazdığı mezarda yatan
Her Brutus’a düşen bir Sezar

Parmaklarını ezen kavis kelepçeyi
Isıran dişlerini doldurup torbaya
Ne kadar kan varsa içti nosophoros
Cylops’un gözünden düşen tekillikte
Ve Yetilerin ezdiği buzullarda
Yüzüyorken daha Poseidon
Huy edindi
Yaratılmışları satıp
Bir varlık yaratacak
Ve adını SinHa koyacaktı

Yumruğunu demir sandı
Oysa pamuktu onu kıran ve büken bileğini
Ölümü öptürürken simsarlar
İncittiği tüm siluetleri
Kırmızı ile çirkinleştirip
Kanla güzelleştirirdi ve şarap yakardı
Her bir küfün avucunda

Parmaklarını ezen kavis kelepçeyi
Isıran dişlerini doldurup torbaya
Ne kadar kan varsa içti nosophoros
Kurdele takıp ayın yere yakın
Beyazlığı daha bir giyinmiş kısmına
Kutladı geceyi,
Kutladı sancılara gebe tüm karanlıkları

Pili bitmiş olacak ki Satürn
Tam tepemde halkasıyla
Marsta bile yaşam varken
Ben dünyada yaşayamıyorum
Mancınıklara koyuyorum benzinli gözlerimi
Fırlattığım her yerde görmüşlüklerim
Topraklar tecrübem oluyor
Gözlerim toprak
Toprakta gözlerim yanıyor


Cylops’un gözünden düşen tekillikte
Ve Yetilerin ezdiği buzullarda
Yüzüyorken daha Poseidon
iliklerimi boğmak suretiyle
İndiğim her kaya dibinde
Elimi koyduğum kayalara rastlardım
Kaslarımdan kopardı deli dizgin
Ve dizlerimde kanardı Sinha

Sinha
Yedisinde başladın
Yetmemişindesin şimdi
İnan sinha inan
Er yada geç barışacaklar
Akrep ile yelkovan