12
Yorum
29
Beğeni
0,0
Puan
3584
Okunma

nasıl hayır, olamaz diyorum tepeden bakınca tüm olanlara
yaşıyor emaresi toprağın gözü olmuş karahindibalarda
belki sarıyı sevmemdendir onlara sevgim
şu yıkık dökük bahçeye renk, can vermelerindendir
ha isimlerini daha bugün öğrendim, önemi yok ama
onlara gözlerimle ne çok dokundum
bahçenin yoksulluğu dedirtti bu hayırı
eski güzelliğine tanıktım çünkü
kocaman elmalarına, ceviz ağacına, kıyıdaki piç vişnelere
daha iki yıl öncesine değin yerdim o vişnelerden
bir çöplük yaptılar yerini bir de kaldırım
ağaçların altından gazel topladığımız
ahretliğim de öldü çoktan, o benim çocukluğum
bana bıraktı bu yıkık bahçeyi seyretmeyi
iyi ki karahindibalar var, ismini yeni öğrendiğim
kim bilir tanır beni yıllar önceden
duymuştur çocuk şarkılarımı, çaya koşuşlarımı
kaynak sularından içtiğimi anlamış
daha sevgiyle açmıştır ince yapraklarını
görmüştür elma hırsızı çocukların
çiçek toplamadığını, ne baharda ne yazda
çiçekleri seven bir çocuktum, çiçek toplayan
getirir eve su doldurduğum bardağa koyardım
doğa kokardı küçük salonumuz, kır çiçekleriyle
bir karahindiba koparmazdım,
daha uzun saplı çiçeklerdi tercihim
gelincikler, papatyalar adını bilmediğim sarı çiçekler
çocuktum, gençtim o zamanlar
herkes yaşıyordu daha
şişmemişti annemin bacakları
çalışıyordu bahçede
şimdi şu penceresinden baktığım evin yerinde
keşke bu yıkık bahçe kalsa, sen hep açsan karahindiba çiçeği!..
13. 04. 2017 / Nazik Gülünay