Hafta bitimi gri bir havada
yollarda harcanan zamana çelme takıp...yer hattından
Camlara vuran çok sayılı yansımalarımla

Eski İstanbul’a adım attım ki....
Göz kırptı saikalar Zeyrek’te
Kırık çizgiler oluştu havada

Bir kaç bodur adam ..eğdi başını...
Ardiye görüntülü yüksek balkon altında...

Çukurlar yağmuru tutmuş..
Büs görünümlü kara sarı baloncuklar oluşmuştu..

Zeyrek ’in sınıf ayrımı olmayan evlerinin önünde
Bir deri bir kemik ölçülerinde....
çamaşırlar diziliydi

İhtiyar hemşire sardunyalı penceresine tutturduğu
kırk yama perdesini itekledi...
Pervazdan destek alan dirseği ile...
Son içimlik tütününden sıkıntısını üfürdü ...sağ tarafa savurdu...
Islak giysileri sepete doldurdu ...

Sıcacık mücavirler dolusu
Bandanalı kadınlar duruyordu yollarında

Osmanlı dokusuyla adeta birbirine yaslanmış
Tarihe imza atmış Zeyrek evleri...
Reşat Nuri sahnesi arkası sarnıç hazinesi
Sırlarıyla ahşap haneleri..
Sır dolu tarihçesi..

Karanlık ..yanık.. şanlı ..yanları
Pantokrator Manastırı
Çan seslerine doymuş
Tarihe imza atmış hamamları
Hanları...



Arnavut kaldırımlarında

Nurlu Zeyrek camiisi....
ışık tuttu flaşsız çekimlerimize...

Sırt sırta vermiş Cumbalı evlerin birinde...

Şiş sesleriyle artan katmer katmer lifleri satıp
Boş geçmiyordu günleri...
Ocaklarında pay ediliyordu emekleri..

Gece yarısına varmadan

Mesela ....saat 10 da...

Uzaktan gelen sedasıyla sevilmiş
sevildikçe güçlenmiş
Gece kartalının o nağmeli sesi hala duyulur mu
Zeyrek Sokaklarında? diye sordum kendime...
Galata köprüsü seyirli ...
Dik yokuşlu evlerinin önünde ...

Bugün Zeyrek’liydim...
Seyreyleyip gezmekten
çok keyifliydim....