9
Yorum
50
Beğeni
0,0
Puan
3099
Okunma

Geceyi böler bir ses ürperten ahengiyle
’’Uyan akîm düşlerden, vakit zemheri artık’’
Susturur çığlıkları, gönül kendi cengiyle
Başlar öne eğilir, aşkın gömleği yırtık
Şahit tutar bağbanı tan vakti yeminleri
Kurumuş gül dalına şebnem olur gözyaşı
Savursa da tufanlar tüm kaypak zeminleri
Söker mi hırçın rüzgar sabrın diktiği taşı
Çokluğuna aldanıp hoyratça israf olan
Duygulardan geriye bir ince sızı kalır
Her hazan gelişinde parça parça savrulan
Tarumar bahçelerde birkaç söz izi kalır
Nedir can, kimdir canan kelimeleri aşsa
İkide ’’bir’’ olmaya adansa bütün ömür
Vakte kurban edilen eğer masum bir başsa
Yokluğu yok eder mi sunulan hiçbir özür
Karanlığa asılır bir çift gözün esrarı
Sevdaya umut olur yedi renk, yedi iklim
Kuşanır silahını yalnızlığın efkârı
Bir cellat edasıyla parçalar dilim dilim
Ne kışın hükmü kalır ne yeşillenir bahar
Sevgili yüreğine çöken buluttur nisan
Anıların kaybolan mezarı olur seher
Nisyandan medet uman değil midir ki insan
Yaz ey kalem vefânın hazin yenilgisini
Yaz, yanarken yürekler mevsimler neden kıştır
Hangi ilim açıklar acının bilgisini
Yaz, kanatan gülleri hangi yalan bakıştır
....