1
Yorum
7
Beğeni
0,0
Puan
1194
Okunma
bir martı telaşı senide çekip çıkartıyor
sAklandığın yerden..
saçların ıslak ve sırıklam ki
avucunda
yaşamı taşıyorsun
parmaklarını sürterken kirpiklerime
soluğum çarpıyor
nabzına.
karışıyor
toprağın içindeki su
dallarına, damarlarına/
kanadı kırılan kuşun
yaralarını sarar gibi/
dönüyorsun.
içimde.
sapan degmemis kanatlarını
çırparak yureğimde.
(...)
n’densiz/
sebepsiz uykular çağırıyor
bebeklerini gözlerimin…
düş(ün)üyorum.
oysa bir yerden başlamalıyım
bir masa bilindik
seninde bildiğin kadar ki
içimdeki karmaşanın boyutu
ne kadar küçük ve büyük
olduğunla ilgilide değilim şu an,
neden bu kadar sıcak
bunu merak ediyorum (haziran)
kalkıp yerimden/derinden,
açmak istiyorum kapıları
ve zorlamak pencere kollarını ki
serinlemek/bağışlanmak
ve rahatlamak için
yapmıyorum bunları bu saatte.
hiç olmadığım kadar kendimle
ve kendimdeyim şu an
uykusu kaçıyor gözlerimin
uyuyamıyorum.
batıyor ve yakıyor
uykusunu alamamış kirpikler.
büyük bir sorun değil bil/iyorum.
herkes zaman zaman yaşar değil mi?
ancak ölüler böyle sever.
kelimelerin iki sonuçlu denklem senin.
sonuçlarıyla da ilgilenmelisin
bence bu yüzden.
ben bir bedeldim hepsi bu
bu kadar işte…
odalara sığınırken çıplak gövden
terk etmedi sahibini gölgeleri…
al beni içine..
tenine/dokuna/derine
nefesimi tutuyorum teçhizatsız ki
yit ve boğ beni ırmaklarında
sularında,
burun deliklerine kadar bastır
al beni içine/su.
benim en iyi bildiğim şey bu boğulmak
kuyu bul ve boğ.
girdap bul ve su/s.
gecelerin mavi rengi
tanığı işgallerimin ki
gözlerini aç ve bana b-ak.
kürek kemiklerime dokun/uyor surf.
bana b-ak.
sarsılıyor bedenim eksik susmalarda
ve başka dili konuşamıyor ölen yerlerim..
zamAnsız kuşkularda
derin kuytularda kaybettim
yurtsuz atlarımı..
savaşı kaybeden
sonrayı göremeyendir ki
anka/kuş yada ebabil.
ıslandı kanatlarım
kururken soluğum…
çıplak tabanlarıyla
derinlerime yürür aşk.
dayarken tenine buzu
dayanırken ıslak ve sırılsıklam
yakması ve acıtması g-özlerini ki
siyahında gecenin kaybolmayasın diye
çiviliyorum kirpiklerini
duvarlarına yüreğimin...
sana senler biriktiriyorken
yüzünü alıyorum yüzüm gibi
avuç içlerime ki
boyalarınla boyuyorum
çizgilerini kaderimin/mavi.
tut ve sok beni içine.
tut elimi ve gidelim
dışında kaldığımız kapıları
bırakıp geride.
biliyorum,
çokça uzağında kaldık mesafelerin
ve yürümek fayda etmedi bu yüzden
ayak tabanlarına asılı düşler
düşüşler bulurum ben
ve Atlaslar çağdan
sonra habersiz ölürüm
kilitlenmemiş sandıkların kuytularında ki
nadasa bırakılmış sevdaların
düşlerinde büyürken ayrık otları.
(…)