Tanrıya şirk koşan müslüman görünümlü yahudilere, hristiyanlara
bir yosmanın meme arasına
kurmuşum hamağımı
etrafımda bir yığın barones artığı
çengiler tokuşturarak vücutlarını
boşaltıyorlar şarabi öz sularını
tezek kokuşmuşluğuma
en kıyak ayyaşım ben
hakiki yakışıklısından
jilet dilli....
dindarlığınızdan daha dindar
derdim ne senin tanrın dinin peygamberin
derdim dine fitne katan münafıkladır benim ve bir osuruk böceğinin sırtından
çövdüreceğim
alacakaranlığı giyinmiş ana kentimin
grilere yaslanan semasından
gül suyu hürmetine
Tanrının rahmeti diyeceksiniz
şükür eyleyeceksiniz
ve
recm edemeden düşlerimdeki
mavi kokuşlu
kadınlarımı
şeriatın kılıcıyla kellemi ödüllendireceksiniz...
hadi ulan
inançsızsınız cehaletinizin derinliği kadar
yeter kirlettiğiniz Tanrı’nın adını
çürümüşlüğünüzde boğulun
yoksa
nasıl anlatırım köylü anama...
memleketimin bir ortaçağ karanlığına
sürüklenişini...
ve güzel günlerimin
din bezirganlarına siyonizme emperyalizme
peşkeş çekilişini
ben bu şiirleri yazmasam
yoksa
nasıl bakarım anamın köylü yüzüne
anam memleketim benim
of dile of
geniz yakan amonyak kokusuyum....
mayıs 2008 ANTALYA
Ezop Miğfersiz Şiirler