0
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
973
Okunma

Güne yalnızlıklarla başlanmalı
karamsarlığın ucu sönük
tükenmeyen bir kalemin yabancı ilhamlarla merhabalaşması,
yeni uygarlık gözlerinde saklı
içinde insan kırıntıları
sular seller gibi ezberlenmiş yüzün
yanağının kurtuluşundan öpmek
hiç tanınmayacak bir güruhtur..
yüreğinin doğrusunda yalanları bulmamalı gün yüzün
hasretimi işlemeyin ellerin
uykularım çok sönük
yırtılmış korkaklıkların getirdiği ecrinlik
sonra yalnızlıkta bir karartı...
sırasıyla geliyor ölümler
bir nar ağacına iki isimden bir ikilem kuruyorum
ağırlaşıyor nar ağacı
sonra kendimle konuşuyorum;
burada yalana uğramak yerine
göz dağları vermek göz renginin uğultusuna
ve bir bıkkınlık yineliyor seni her defasında...
susarak özlemekle ilgili sorunlarım var
sensizliğin locasından bir dem vurarak
acılarımın kızgınlıkları içimde dolaşıyor
gün hasrete gebe imiş
sende yalnızlığıma merhem
şimdi uçmalı mı senin göğünde
o kadar özgür,
vakur
bir o kadar da yaralı,
güvercinlerden yapbozlar yapıyorum sonra
gözlerinin ceninde kendi sayıklamalarımı buluyorum
yıkılıyorum,
uçurum düşkünü bir hayatın yalnızlığında
kayıp sabahlarımı arıyorum
uyku bilmez saatlerin gözlerinde
karanlıkta ışıldayan bir gün oluyorum.
’’acılarımı göz rengine amade yapıyorum’’
5.0
100% (5)