kış kartposttalar gibi işleniyor
göktuâle
bulut bulut gözlerde sis bastırdı her yeri
güneşsiz kır
çiçekleri
uykuda
koyun koyuna yatıyor her dert baharı saklayan vişne bahçesinde
aklıma düşüyor boyun büken lâle,
kırmızı karanfil
çoçukların kulaklarında küpe kirazlar
dışarda kar yağıyor
ağır ateşli hastalıklar, kuru öksürükler
hıçkırıklar bırakıyor ardından deniz ağlıyor
kış yerinden otopside
güneş inceleniyor
mavisinden
elleri, göğsü, ağzı, ayakaltları sirkeli suyla yıkanıyor
ikindi
buram buram keskin kokusu uçup gidiyor sabahlamadan
kalın dudaklı
bulutlar iniyor tepelere..
ağlıyorum
yağmurların çizdiği bir öykünün dizesi düşüyor
resmine bakarken yağan kar/ı seyrediyorum
pencereden
ne çok
özlem birikmiş içimizde yaz/a dair
ve bulanık belli belirsiz sisli hatıralar
yalancı bütün sevmeler
camlara düşen kar tanesi misali eriyip giden
zaman saçları
sevdalara yelken açtı baharda ağaçlar
samansarısı
ve zifiri
gecede ay
birdenbire çıkar içimden ortaya ay batarken
kırlangıçlar yuva yapar ilkbaharda
nisan
yağmurundan biriken
çamurlu sulardan
bırakıp giderler öncesiz ve sonrasız ömürlerine
kiraya vermeden
hiç kimse bilmez bulanık düşlerin kimliksizliğine
ırmak boylarına yerleşen ey türk boyları
eşyasız çivisiz dilsiz dolaşıyor
ucu işlemeli yemeni sarmış başına anam
ve hala kınalıdır yıllanmış nasırlaşmış topraktan kınalı elleri
İzmir bekler sekdört yaşında
ve hala toprağını bekler çapası yüreği elinde
avuç içinde dua
bu gün hava kapalı dışarda kar yağıyor
zincire vurulmuş meydanlar
gözalabidiğince ak sürme çekmiş dağlar
canım çok sıkılıyor.. içim içimi kemiriyor...
bu
vatan bizimm....
Nurten Ak Aygen
26/01/2017