8
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
930
Okunma

Ey gönül varlık da sensin,yokluk da
Yakın bir uzaklık
Uzak bir yakınlık içindeyiz
İlk işaret
İlk yansıma
Dilimizin dönmediği yerde devrildik
Zayıf filizlerimiz
Göğün en üst makamı
Aralıksız inleyen
Ruhlarımızın ağırlığı
Çorak artık topraklar
Sussak geceyi kanatıyor
Konuşsak gündüzü
Kendimize gömülüyoruz savrulmuş küllerimizden
Düşünceler sükun bulmuyor
Ölü diller
Bir susar bir konuşur
Aydınlık gecelerin karanlığındayım
Diri diri toprağa gömülen çocuklar
Onlar için ağlarım
Güneşi azalmış avlulular
Yokluğa karışıyor ışık hızı
Tipiye tutulmuş
Eksile eksile kaybolan
Hayatlar başka iklimler başka
Geçmişten geleceğe azalan bir gül kokusu
Ölümü öldürmek mümkünken
Kalbimizi öldürdük
Çekiliyor topraklardan
Acı sular
Ne varsa silmek yüzlerden
Silip tekrar yazmak
Varlık kim yokluk kim
Dünya yırttı geçti
Bağladı elimizi kolumuzu
Çizgiler çıkmazı
Ne olurdu gönüllerimiz konuşsaydı
Bunca yıldır zehrini yutmak için mi yaşadık
Sağır bulur yeri
Kendini sağır bulmaz insan
Giderek artan bir karanlık uzar gider
Ruhum parça parça
Esmer teni
Döner durur
Hep aynı acıyı yansıtan solgunlukta
Yolumuzu kesiyor
Bir çarşaf gibi örtüyor dünyayı
Kayan ilk varlık,insanoğlu
Ufka batanlar uykuyla bakanlar
İpini gerenler gerildikçe inleyenler
Uğultular geliyor
Saydam boşluk
Sığmaz o köhne çukura
Sağanak süzülürken ellerimizden
Dirilebilirdi kalbinden
Hiç çıkmamacasına karanlık örtüler
Geçit ışıksız
İndikçe aldandık
Bir türlü mevsimi gelmeyen yarınlar
Sonu gelmeyen cümleler kurduk
Ayrıldı bedenlerimiz, kalbimiz
Yüzlerce dil bilsek ne yazar
Taş ülke
Kalbim fecre kadar inledi
Dağınık
Gönül topraklarına iltica
Gece ezanları
Selalar verildi
Biz yaşıyorsak
Bu ölenler kim peki...
5.0
100% (7)