1
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
1112
Okunma

hüzünlü bir geceye hazırlanıyordu gözlerimiz
bu nasıl bir hüzündür
bu nasıl bir nehrin suskunluğudur
ve bu nasıl bir gökyüzüdür
yıldızsız, aysız
kaç mevsim uzağında duruyordu
kaç çiçek dalında solmuştu kim bilir
ve kaç yağmur damlası
bardaktan boşalırcasına
şakaklarına sığınıyordu bir kentin
sen görmedin belki
karla kaplı bir yüreğin
güle aşkını
sen duymadın belki
kanadı kırık bir serçenin
özgürlüğe hasret kalışını
zifir bir mürekkepten şiirler yazıldığını
karanlık bir gökyüzünde gök kuşağı açtığını
ve sonbaharın, solan yapraklara sarıldığını
ah bu köhne yalnızlığım
rengi griye çalan deniz
zeytin karası saçlar
umuttan eser kalmayan kent
hani üşümüş yüreğinle
birde ölümü düşünürsün ya
öyle çok soğuk
öyle çok beklemek
öyle çok özlemek gibi
şöyle bir köşeye çekilip
sessizce içimden seni bekledim.
ibrahim dalkılıç
31/10/2016
18:30 izmir
5.0
100% (1)