2
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
736
Okunma
Suskunluğunu dizginliyorsun
Yüzün sonsuzluğun itaatkâr karanlığına dönük
İçinin bütün ışıkları sönük!
Bir keder bulutu geçti başının üzerinden
Alnının ortasına gudubet hikâyeler çiseliyor
Gökyüzünü toprağa sığdıran baban geliyor aklına
Buram buram toprak kokuyor geçip giden mevsimler
İki altı nöbetçisi gibi ölesiye üşüyorsun!
Sonra mürüvvet mevsiminde bir oğul sızıyor içine
Avuçlarının ayasına hohlarken, uzaktan göz kırpıyor kerata
Gıdısındaki evlat kokusu genzine yayıldıkça ısınıyor için
Yıldızlar ışıldıyor gecenin gövdesinde, yaşamak istiyorsun!
Suskunluğunun dizginlerini söküp atıyorsun!
Yüzünde mutluluğun dayanılmaz rehaveti
Bütün ışıkları açıyorsun!
5.0
100% (1)