6
Yorum
27
Beğeni
5,0
Puan
834
Okunma
Çingene palamudu karanfil sokağında
az tuzlu ve limonlu ah zeytinyağlı dolma
valizini toplayıp gitmeden denizlerden
başkaca denizlere balık yemek ne güzel
içime çöktü eylûl karamsarlık dinginlik
Kuşandım yine hüznü bu ekim sabahında
anne ne yaptın bana ruhuma daraltıyor
böylesi esiriyim bilmeden çocukluğun
ve bir tutam lavanta sandığın arasında
ve hiç kullanılmayan pembezar gömleğinin
iğne oyalı mintan çiçekli basmaların
sararıp solmuş herşey kanaviçe işleri
sarı lekeler yer yer şimdi hatıraların
çatıkatına koydum tozlandıkça anılar
II
koca bir ömür saklı çözülmek için bekler
gizini gençliğinin böyledir kimi insan
bir anlam arar durur yaşadığı günlerin
kimisi hiç düşünmez tek bir cümle kurmadan
bırakır mazisini çıktığı yolculukta
kimisi hiç kaçırmaz düşünür lezzetini
nasıl tarif edersin unutursan geçmişi
yaşanan sevinçleri inkar etmek boşuna
olgunlaştırır seni acılar ve sıkıntı
kalabalık dünyamız hep tepeden tırnağa
rengarenk ırk dil ve din belirsiz meshepleri
ayrıştırır insanı kurtulamassan eğer
kuru kafalardaki bağnaz düşüncelerden
bencillikten kurtulup ileri gidemessin
III
katlamak kolay değil yaşamak bir intihar
arkandan kuyu kazan yüzüne gülen boldur
geçmişini unutup tümcüleyin sıradan
önyargılı şafaklar ve haksız beraatlar
gömülüp iç aleme yeşermek topraklarda
yalnızlığı sevmenin güzelliğini duymak
vişneçürüğü ruju sürüpte aynalarda
bakıpta gülümsemek o acı tebessümü
sonsuzluk kervanında sıradanlaşırsınız
geçenleri unutup bakarak ufuklara
artık kabuk tutunca kızıl günler yaralar
unutursun herşeyi yaşadığın günleri
unutamadığın tek his aşkın ölümsüzlüğü
bir vatan bir ana bir yar ve birde can evlat!!
Nurten Ak Aygen
18/10/2016
5.0
100% (20)