46
Yorum
8
Beğeni
0,0
Puan
2545
Okunma

(I)
koca bir kıta koptu göğsümden
nedendi,nasıldı,revâ mıydı diye soramadan
hazırlıksız ve bol sağanaklı
bir de deniz götürdü benden
mavisi az, grisi bol,derin mi derin
geride
yerle yeksân bir sevda
ve
dört yanı hüzün ada/m kaldı yürekte...
(II)
sabahına uyandığım kör bir gecede
doladım saçlarımı fikrinin zincirine
doyamadım yine de
koynunun hançerine
yüreğimin nârında
aklımın ucundasın yâr
hadi artık düşsene
düşü/versene…
(III)
içimde haylaz bir çocuk,
kurtların kemirdiği zavallı dünya elimde
neye dokunsam geçiyor benden
alıp başını gidiyor tenden
duruşum yorgun nağme
gidişim suskun bülbül
varlığım ayrı hezeyân ya
neyse…
katlime fermandır yokluğu
bir bilse…
(IV)
döne döne hâr ettiğim toprağımsın sen
ömrümü tavâfına adadım
semâhımdır gül çehren
hangi yorgun vakittir
çalınır tenhalığı kapımın
bölünür ibadetim;affet Tanrı’m!
Varlığın içimde kara delik
tenime bulaşan leke yokluğun
kaç secde gerek affedilmeme
elverir artık;yıka beni zemzeminle…
(V)
kafilesi yürüyor üstüme hasretin
gözümdeki perdeyi yarıp geçiyor
yırt yüzümün dağlarını
parçala şakağıma vuran acıyı
dudaklarım
sana akan ırmaktır
susa/r olmazlığında
yeni bir dünya yarat artık
yeryüzüm ellerin olsun sonra…
(VI)
arsız bir çocuktum ben
dehlizlerde büyüdüm;kesildi soluğum
gonca güller vardı duvağıma ilişen
öyle çok kanadım ki
tül tül döküldüm içime
ey benim gitmelere yakın duruşlum!
ömrümden bin gül
takvimden ömrüm düşüren!
kapandığım kapılar kaldı sade
bilesin
ardından üşüyen…
savaşçı
(ö.t)