14
Yorum
28
Beğeni
0,0
Puan
724
Okunma

çok matah bir şeysin ki seni yazıyorum
çamurlu sokakları çorbaya talim ettiğimiz günleri
borç ödemekten canı burnunda annemi
o bize hiç belli etmeyen gücü
dar merdivenlerden çıkılan umut evi
belki de önemsizdi sevgiden başka her şey
nasıl gülüp oynadığımıza şaşardı kimileri
bunca sıkışmışlık arasındaki geniş evrende
nasıl açardı bir masa etrafında beyaz papatyalar
gül takılırdı saçlara yağmur yağdırılırdı avuç içi mut ile
bir saray olurdu küçücük ev, gülüşlü odalar
sokağa yayılırdı evdeki sevgi kokusu
bir tas şekerli sütü kaşıklarken çocuk kaşıkları
dünde güzel bir anı olacağını bilmezdi kimse
öyle olağandı sofrada gülerken puskurmak
gelecek günleri açacak bir nefes, büyü gibi
sıcak bir dokunuş insan olmaya
sevgili adım
bir de komşuluk vardı hani
birbirinin külüne muhtaç
her yer dolmamışken marketle
köşede küçük bir bakkal, alır gidersin veresiye
ama peşin peşin yaşanırdı sevdalar
bu günlere yeterdi tek bir selâmı bile
o eski günler gülümserdi bu gün de
küçük bir oğlan burnunu çekerdi
sevdiğini görmediği günlerde
bakıyoruz ki ardımıza
geçmiş, geçmemiş!..
26. 08, 2016 / Nazik Gülünay