0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
831
Okunma
YILLARDAN İKİ BİN ON ALTI
Bir çocuk;
kim bilir kaç kere dikilmiş,yırtılmış bir çantanın
utancını yüklenip sırtına,
Ayaklarında lastik bir ayakkabı,
yıllardan iki bin on altı.
Kaldırdı başını gökyüzüne;
Mavisinde bir umut
Yeşilinde bir sevinç gözlerinde;
Kahverengi bir hayal kurdu,ekmek arası,
Yıllardan iki bin on altı.
Bir şarkı mırıldandı dudakları,
sırtında çantası,
iki tarafında çam ağaçları
vıcık vıcık bir yol
Bir ıslık tutturdu dudakları,
omzunda hayallerinin yükü
dizlerine kadar
Bir pencere kırık,dökük;
gazetelerle örtülmüş camsızlığı
buz gibi bir karanlık çökmüş
dizlerine kadar
yıllardan iki bin on altı.
Zil çaldı,
-yırtılmış-
Yükledi sırtına yoksulluğunu
dizlerine kadar
iki tarafında çam ağaçları
vıcık vıcık bir yol,
Bata çıka,bir başka pencere.
İndirdi başını yer yüzüne,
Gecenin griliğinde bir taş,
altında,
Üstünde ince bir kilim,el dokuması
Aylardan şubat
yıllardan iki bin on altı.
Bir hayal kurdu çocuk,
Kahverenginde bir hayal,ekmek arası,
Bahçesinde çam ağaçları,
Kupkuru bir bahçe.
Pencerede yüzünün yansıması
Pervazında bir çiçek
Ayakları yalın;
dizlerine kadar,
Yıllardan iki bin on altı...