20
Yorum
44
Beğeni
0,0
Puan
3002
Okunma

geçiyorum
kurumuş başak tarlalarından
kolumda yakası eskimiş bir ceket
naftalin kokulu
gökyüzünde başıboş bulutlar
umurunuzda mı yağmursuz bir günün ahmaklığı
sihirli bir el
dokunsa melânkoli yıllarına
gözlerimin geçit vermez yollarına
keşke harika bir dünyanın anılarını kucaklasa
boş - bomboş ellerim
bisiklet süren bir çocuğun dudağındaki ışıltı olsa güneş
barut kokan şehirlere ve yanık ten kokusuna
hiç bulaşmasa rüzgâr
fukara düşkünlüğü her saat
karanlık ve ıssız bir köprüaltı
bu akşam
geçiyorum
bir gemi güvertesinden
okyanus mavisi içim, bir tutam acı
bir yudum hüzün, bir lokma yokluk
mutlu masalları kim sevmez ki
keşke sevginin kıymeti bilinse
gerçekleşse yağmurun toprakla dansı
ve
hep taze kalsa tohum tutkuyla aşkla…
dönüşür mutluluklar rengarenk çocuklara
hiç kapanmaz mı bu yaralar
derdimi ancak anlar ulu dağlar
savrulup gidiyor ömür toz bulutu
ah! allı turnalar bu efkâr-ı sitem size değil
kimsesiz zamanlara
neden hiç kurtlar kuzuya dönmez
kan çığlıklarını susturmaz bu zaman
ezelden beri aynı bu yılgınlık savaşları
boşuna kaçmayın yaralı ceylanlar
her yolun sonu aynı tuzak
sağırlaşmış bir evrenin ağırlığı
dağların çıplak uçlarında
koskoca dünya
yalnız bir ağacın gölgesi
yazısı silinmiş bir kitabın dilsizliği
hazan mı hep yürüdüğüm mevsim
sığınmacı bir merhamet dilimde
tanrım sesim çok uzak ruhuma
geçiyorum
kurumuş başak tarlalarından
kolumda yakası eskimiş bir ceket
naftalin kokulu
ah! bu türküler…
ayşe uçar
08-07-2016
21:10