11
Yorum
43
Beğeni
5,0
Puan
1147
Okunma
Ne sevinçten bir iz
ne bir tatlı tebessüm kaldı yüzümüzde
hep gam ince bir yas dolaşıyor karanlık geceler başımızın üstünde
bir tek yüzümüzde kaldı ayın gülüşü dökülüyor yıldızlar
susam tanesi gibi birer birer avuçlarımın içine
indir saçlarının perçemlerini pencerenin tüllerini perdelerini
ruhum derin bir yasta!
kucağında güller kurşunlanmakta
karnında tomurcuklar doğmadan soldurmaktalar
başı okşanmadan çiçekler koparılmakta yarınlarından
oysa;
açık mavi umutlarla çıkmıştık yola
al biletler kesildi ellerimize
aydınlatmıyor artık küstü ayın yüzü geceyi
zifiri zindan gecelerde başı bükük laleler
artmakta her gün sayısı hayattan sökülüp kopartılıp atılan
ve kırılmış dalları çiçeklerin
başını kesmekte cellatlar henüz olgunlaşmadan
gelmedi bu bahar çalmadı kapımı daha o mutlu saat
taş attım durgun suya halka halka açıldı
aynasında dalgalandı suretim suyun
uğramaz gemiler yüzünün çehresine
dışarda nisandan kalma bir yağmur
işliyor saatler durmadan
pencereme vuruyor umudun sonsuzluğun
damların üstü akşam yağan yağmurdan
arınmış tozdan topraktan
ala dönmüş güneşten göveren kızıl kiremitler
gözleri ufka dikilmiş al karanfiller
benzemiyor artık benim umudumun yüzüne
ıslığı kesik ağızlar türemekte gün be gün
ceviz ağaçları bostanlar
hasret kalacaklar çocuk tezeklerine
güneşin solgun yüzü
kendini ısıtmaktan aciz bu aralar
gün dönümlerinde evlerinde bağlarda bahçelerde
insanoğlu yalınız ağlamakta acılarıyla
yasını tutmakta tomurcuk çiçeklerin
bir elini tutsan yeşilin mavinin turuncunun
gündemi pay etmekteler şeytan sofrasında
azat edilmekte acıları başıboş sürülerin
her gün dünden beter
şehit sağınaklarıyla geceler günler titremekte
toprak titremekte rüzğar
ah rüzğar yalayıp geçmekte yüzünüzü
gür bir ün beklemekte yediverenler
saatler duaları vuruyor yoksun!
Nurten Ak Aygen
11.06.2016
5.0
100% (33)