cennetten gayrimeşru seviler doğdu nur topu gibi
ağızlarında emzik
yine de ağlamaklı
iki göz iki çeşme
ağladıkça irileşen
irileştikçe çatlayan göz bebekleri
ve dübürlerinden ateş fışkıran
sineleri yanık kokan ..


cin’di süt annesi sabilerin
karnı şişikti annenin
babası belirsizlere
nefes alsa sol kaburgası eriyecekti ar’ından
sağır ve dilsizdi zaman
gün ışığı görmemiş karanlıklara gebeydi mührün altından fısıldayanlar

yerle gök arası mesafeye merdiven kuran
düş peşindeki çakır gözlü, uzun saçlılar ..
kor gibi yakıcı zamanı avuçlarında taşırken
veballer bıraktılar arkalarında basamakları baş aşağı inerken
kanadı kırık martı gibi
ne uçmayı becerebildiler
ne kaçmayı
Kim bilir kaç günahın yüküydü sırtlarında ki kambur
*
kayıtta mülkün sahibi..!
ne bir eksik, ne bir fazla
misli misline
oyun sizin ekran bizim

iyi seyirler