20
Yorum
47
Beğeni
5,0
Puan
2444
Okunma

Savaş edebiyatçılarının
Düşmez kalemine sürgün
Alnımıza çakıldı kurşun
İki çocuğumla öldüm
Ne beni gördüler ne çocukları
Ben öldükçe bildim yaşamayı
Çok oldu çıkaralı silahları
İdam masasında yedik yemeğimizi
Boğazımıza tıkadılar lokmamızı.
Gönlümden çıkma yasağı var
Askerleri de ben atadım
Dikkatli olun silahları var.
Jarjörlerin üzerine ben ağladım
Ne tutukluk yapar ne de içeriden patlama
Savaş edebiyatçıları uzak durun buradan.
Bir benliğimiz kaldı avuçlarımız da.
Uzak tut kalemini,defterlerinde karalama.
Ölüm ne de kolay alıştı dilinize.
Hele ki sürgün.
Beş minareye karşı Bitlis’te.
Herkes ölürken köşeler de gizlice.
Ama herkes ölmez.
Orada ölüm var diye.
Allah’ım nedir bu Tanrıcılık oyunları.
Ört pas etmek hemen,
Yatırmak pusuya duyguları.
Kalemi dilinden de keskin
Ölüyor her gece ama.
Görmez bir kere
Bir çelenk oldum bende
Koparıldım birer birer
Bu sonlanmayan bir taziye.
Ben kururum sen ıslanırsın
Ben eririm sen buz kalırsın
Bir garip sevdiğimiz var
Ben gülerim,sen ağlarsın
Mutlu olamazsın,yapma
Sen bu dünya da ne arıyorsun
Kapılar kapanır suratına teker teker
Senin yolun değil burası
Yabancısın.
Ne kavga görmeye dayanır Bedenin
Ne de silah çekecek kadar Cesaretin
Biri tam olsa bile
Eksik kalırsın,eğilirsin
Yapma
Senin dünyan değil burası
Bir çocuk olmak istiyorsan eğer.
İlk önce yaşlanmalısın
Yapma
Sen ölümü görmeden
Ölen
Cehennemi bilmeden yananlardansın.
5.0
97% (33)
4.0
3% (1)