3
Yorum
9
Beğeni
0,0
Puan
2608
Okunma

Kalmadı zamanın eski heybeti
Kimsesiz dağlara sesleniyorum
Meğer vefasızmış can muhabbeti
Geçmiş pınarından besleniyorum
Gâhî kelâmımın içini yaktım
Gâhî eyvahıma gülerek baktım
Anladım ben bana dünden uzaktım
Deli bir ırmakken uslanıyorum
Değişti içimde renklerin rengi
Varlığımın benle başladı cengi
Öyle kavi cenk ki bulunmaz dengi
Sanki günden güne paslanıyorum
Ortalık toz duman kızıl kıyamet
Kalmadı ruhumda eski azamet
Anlamadım bunlar neye alamet
Ne diye ve kime hırslanıyorum
Geceler kor gibi güneşten sıcak
Sessizlik gün boyu çığlıktan ocak
Yer demir gök bakır bulutlar bıçak
Yağmayan yağmurda ıslanıyorum
Çile öbek öbek saklı saçımda
Türlü ahengi var biçim biçimde
Makberî’ce şimdi kendi içimde
Kuru bir mezara yaslanıyorum
____________3/3/2016__-22:00___İst___Makberî