15
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
2053
Okunma

“Yaşadığı ülke kadardır insan”
bildiği kadardır sınırları
coğrafyası terli yatağı arsız
dili küs lisanı karma
söz bozgun dizesi yamalı
su damlası
öptüğü yerde kalır anı.
yaşadığı şehrin kimliği
üstüne oturan elbise
ruhuna ilişen devinimler
anlardan geliyor yıllar
kayıplarını arayan şehir
köşe başı lambaları gösterir
sokaklar bulur süpür dökülenleri
yalnızlık oturan omuzlarda
pencere sabahlar
balkonlar kendini bekler
merdivenler soluk soluğa
rüzgar değdiğinde yüreğe
uzar geceler…
askıya takılı düştü dolaplar
çocuklukta saklanan korku
öğle uykularında unutulur
sinip en kuytu duvarlara
diz çöker çaresiz rüyası umut
sek sek oynayan ruhlar
körebenin seçtiği aşk
yakar topta vurulan hüzün
saklambacın aranan ebesi
hayat hangi oyun
yutkunamıyor heves
kaskatı kesilmiş gökyüzü gri sancı
yanakları avuç avuç yağmur…
öpme yüzümüzü hüzün/
güz düşecekse dudaklarından
kıvrılıp hücrelerinde
oynaşacaksa masumluk
yaşadığın kadardır her şey
ülke, şehir, aşka dair ne varsa
bildiğin kadardır her oyun
kırgın nefeslerimizde sorgu
giydiğin renk kadarsın
doğru mu?
hadi,
yıka ellerini dünden yarından
sular, şiirler gibidir aktıkça çoğalırlar
acıdır artık sular…
Neslihan Yazıcılar
Fotoğraf Tuna Yavuz