Sevmek birbirine değil, birlikte aynı noktaya bakmaktır. exupery
İÇİMDEKİ DEFİNE GİZEMİNE YOLCULUK ROMAN Hüseyin TURHAL
Bu, sadece bir macera romanı değil, aynı zamanda rutinin zincirlerini kırma cesaretini gösteren her birimizin hikayesidir. Pusulanın iğnesinin titremesiyle başlayan bu yolculukta, okuyucu, Eren ile bi...
5. Bölüm

İçimdeki Define Gizemine Yolculuk BÖLÜM 4: Labirentin Derinliklerinde: Benlik Aynası

17 Okuyucu
0 Beğeni
0 Yorum
İçimdeki Define Gizemine Yolculuk

BÖLÜM 4: Labirentin Derinliklerinde: Benlik Aynası

Gizem'in sağladığı yeni harita parçası ve onun sırrı, ikilinin arasındaki bağı güçlendirmişti. Artık sadece define avcısı değil, ortak bir amaca hizmet eden yol arkadaşlarıydılar. Üçüncü işaret, taşlarla çevrili, ürkütücü derecede simetrik bir girişi olan bir yeraltı kompleksini gösteriyordu: Labirent.
Gizem fenerini yaktı. "Bu labirent, eski zamanlarda ruhani arınma için kullanılırmış. Sadece fiziksel bir yapı değil, aynı zamanda arayan kişinin bilinçaltının da bir yansımasıdır."
Eren, girişteki taşların üzerindeki sembolleri inceledi. Hepsi, insan ruhunun farklı hallerini temsil ediyordu: Bir yanda parlaklık, diğer yanda gölgeler. Pusulayı tuttuğunda, iğne çılgınca dönmeye başladı. Gölge Nine’nin sözleri aklına geldi: “Pusula niyet gösterir.”
"Pusula kararsız," dedi Eren. "Belki de labirent, doğru yolu bulmamızı değil, doğru niyetle yürümemizi istiyor."
Labirente girdiklerinde, nemli ve toprak kokulu hava ciğerlerine doldu. Koridorlar birbirine benziyor, her dönüş bir yanılsama yaratıyordu. Kısa süre sonra, Gizem'in uyarıları gerçekleşmeye başladı.
İlk Sınav: Tembellik ve Erteleme Odası
Karşılarına çıkan ilk odada, rahat bir sedir, üzerinde bitmemiş kitaplar ve yiyecek dolu bir masa vardı. Bir ses, Eren’e fısıldadı: "Neden bu kadar yoruluyorsun? Defineyi aramak yerine, hayatın tadını çıkar. İstediğin her şey burada, şimdi ve hemen elinin altında."
Eren, bu davetin cazibesine kapılmaya başladı. Şehir hayatındaki konfor ve tembelliğe duyduğu eğilim, labirentin içinde somutlaşmıştı. Bir an için defineyi aramayı bırakıp, burada huzur içinde kalmak istedi. Tam sedire doğru bir adım atmışken, Gizem kolunu tuttu.
"Hayır, Eren! Bu senin erteleme arzunun yansıması. Define, konfor alanının dışındadır. Eğer burada kalırsan, yolculuğun biter ve sen yine aynı boşlukta kalırsın."
Eren irkildi. Kendini toparladı. "Haklısın. O boşluk hissi, hareketsizliğin ürünüydü." Odayı terk ettiler. Pusulanın iğnesi hafifçe sakinleşmişti.
İkinci Sınav: Öfke ve Kayıp Aynası
İlerledikçe, hava ağırlaştı. Karşılarına çıkan bir kapının önünde, Eren'in hayatında yaşadığı tüm haksızlıklar ve hayal kırıklıkları canlanmaya başladı. Üniversite sınavını kaybedişi, haksız yere işten çıkarılışı, bir yakınının vefasızlığı... Tüm bu anılar, yüksek sesle, acı veren bir yankıyla tekrar yaşanıyordu. Eren'in yüzü kasıldı, yumrukları sıkıldı. Öfke, kontrolsüz bir enerji olarak damarlarında akıyordu.
O an, Gizem'in yüzü birden değişti. Gözleri yaşla doldu ve Eren'e yalvarır gibi baktı. "Neden bana inanmadın? Neden gittin?" Bu, Eren'in geçmişte haksız yere suçladığı bir arkadaşının sesiydi. Labirent, Gizem’i değil, Eren’in kendi içindeki suçlama ve yargılama eğilimini yansıtıyordu.
Eren duraksadı. "Bu... Bu sen değilsin. Bu benim öfkem!" Kendi içindeki yargılayıcı sese karşı çıktı. "Ben o kişiyi affediyorum. Ve kendimi de affediyorum. Hata insana mahsustur."
Öfke sislendi, görüntüler kayboldu. Kapı, sessizce açıldı. Eren, labirentin, onu sürekli kendine döndürdüğünü fark ediyordu.
Son Sınav: Gölge Varlık ile Yüzleşme
Labirentin tam ortasında, geniş bir odaya ulaştılar. Odanın ortasında, loş ışıkta duran bir figür vardı. Bu figür, Eren'in tıpatıp aynısıydı. Ama gözleri soğuktu, yüzünde sürekli bir alay ifadesi vardı ve omzunda, rüyasındaki dağın zirvesindeki sandığın minyatürünü taşıyordu.
"İşte geldin, zayıf ben," dedi Gölge Varlık, Eren'in kendi sesiyle. "Sen hayatın boyunca hep ikincil kalmayı seçtin. Korkak, kararsız ve sürekli erteleyen sendin. O define, benim olmalı. Çünkü ben, sahip olduğun tüm kötü potansiyelimin somut haliyim."
Gölge Varlık, Eren'in hayatındaki tüm kötü kararları, tüm bencil anları yüzüne vurdu. Eren'in kalbi acıyla doldu. Bu, gerçekten de kendisiydi—reddettiği, görmek istemediği karanlık tarafı.
Varlık, Eren'e doğru yürüdü, elinde pusulanın sahte bir kopyası vardı. "Ver bana o pusulayı. Sen, bu defineyi hak etmiyorsun."
Eren, geri çekilmek yerine, olduğu yerde durdu. Gölge Nine'nin sözleri, şimdi bir kalkan gibi onu koruyordu: "Defineye giden yol, kusursuzluktan değil, kabulden geçer."
"Hayır," dedi Eren, sesi güçlü ve kararlıydı. "Sen, benim bir parçamsın. Ama sen, benim tamamım değilsin. Ben, korkak olmamla birlikte cesurum da. Ben, ertelemiş olsam da azimliyim. Seni reddetmiyorum, ama sana teslim de olmuyorum. Ben, bu yolculukla değiştim."
Eren, pusulayı kalbine bastırdı. Tam o anda, Gölge Varlık acıyla kıvrandı ve yavaşça havaya karıştı. Odanın duvarlarındaki semboller parladı. Labirentin merkezindeki gizli bir bölme açıldı. İçinde, bir parşömen daha vardı. Bu, haritanın son parçasıydı.
Eren ve Gizem, son harita parçasını alıp labirentten dışarı çıktılar. Eren, artık sadece dışarıdaki engelleri değil, kendi içindeki en büyük düşmanı da yendiğini biliyordu. Güneşin ışığı, labirentin girişine vurduğunda, pusulanın iğnesi, yeni, yüksek ve görkemli bir dağı gösteriyordu. Artık zirveye hazırdı.
Ancak dışarıda, bir gölge onları bekliyordu. Vargos. Ve bu sefer, eli boş değildi.
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL