Alçak ruhlu olanlar para arar, yüksek ruhlu olanlar ise saadet arar. ostrovski
16. Bölüm

Dedemin Anıları 16.Bölüm Basmane’ye Tren Yolculuğu ve İzmir Fuarı

19 Okuyucu
0 Beğeni
0 Yorum
1940’lı yıllardı. Alaşehir Tren Garı’ndan binip Basmane’ye yolculuk ettiğim dev gibi kara tren ‘‘poh, poh’’ diye ilerliyordu. Anons geçilirdi: ‘‘Basmane yolcusu kalmasın.’’ diye kalkışa geçtiğinde beni bir heyecan basardı. Tren Basmane’ye yaklaşırken de: ‘‘Basmane’ye geliyoruz, Basmane’ye iniyoruz, eşyalarınızı toplayın, eşyalarınızı alın.’’ diye anons geçiliyordu. İşte o vakit de heyecandan yorulmuş biçimde dudaklarımdan: ‘‘Şükür be, nihayet.’’ sözleri dökülürdü. Tren Basmane’ye vardığında ise bir taksiye atlayıp İzmir Fuarı’na giderdim… Sırf bu yüzden İzmir’in kurtuluş bayramı olan 9 Eylül tarihini iple çekerdim keza o gün fuar yeri karnaval yerine döner, bir panayır ortamı oluşurdu ve tadına doyum olmazdı. 1940’lı yılların sonuna doğru gelindiğinde yine bir 9 Eylül günü trenle vardığım Basmane’ye vardım. Yıl 1948… Basmane’den fuara gidecek taksi bulamayınca yürüye yürüye Çankaya Kavşağı’na kadar geldim ve Gaziosmanpaşa Bulvarı’nın önündeki bir piyango bileti satan ve tam karşı çaprazında otel binası olan bir dükkanın olduğu muhitte nihayet bir taksi durdurabildim ve oradan doğruca taksiyle fuara giderken talihsizlik de gelip yolda yakalamaz mı! Aniden araba durdu ve yolda taksinin benzinin bittiğini anlayınca taksiden inip koşa koşa Konak Bahribaba Parkı’na kadar geldim. Bu arada karnım acıktı ve bir seyyar gevrekçiden bir gevrek ve tulum peyniri alıp yerken yürüye yürüye fuara vardım. Fuarda düzenlendiği Kültürpark’ın bahçelerinde açık hava tiyatrosu izlemiştim. Açık hava tiyatrosu bitince biraz Menekşeler Çay Bahçesi’nde dumanı tüten semaverden sıcacık çayımı tatlı tatlı esen meltemin eşliğinde yudumladım. Bütün bunlar olurken aklıma birinci ve ikinci sınıftayken beni okutan Mehmet Kutluay öğretmenimin İzmir’i anlattığı bir ders saatimiz aklıma geldi. Bize saat kulesini, gevreği, çekirdeğe çiğdem dendiğini anlatmıştı öğretmenim. Bunları düşünürken üzerinde ‘‘Fuar’’ yazan son otobüse sağ ellerinde fuardaki stant yerlerinde aldıkları şeyleri koydukları poşetleri sallaya sallaya sol ellerinde de topuklu olduğu için çıkarıp ellerine aldıkları ayakkabıları ile yalınayak koşarak yetişmeye çalışan şık kadınların çıplak ayaklarından gelen paytak paytak koşturma sesleriyle birden hayallerimden uyanıverdim. En son da laterna müziğinin çaldığı yoldan yürürken Çamlık Senar Gazinosu’nda Türk Halk Müziği’nin ilk solisti ‘‘Türkü Ana’’ adıyla maruf Zehra Bilir’in program afişini görünce hemen o programa teşrif edip Zehra Bilir’in İzmir Fuarı’nda ilk sahneye çıktığı programı izlemiştim. Her ne kadar oraya ‘‘KÜLTÜRPARK’’ dense de, o masal bahçesinin benim zihnimdeki adı ‘‘FUAR’’ idi.
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL