Övünmeyiniz! hem topraktan yaratılmış, hem de toprağa dönünce kendisini kurtların böceklerin yiyeceği insanın övünmesi neye yarar. hz. ebubekir

Ak Şiirleri

Aşağıda 1,500,000'dan fazla şiir başlıkları arasından "Ak" terimini içeren şiirler listelenmektedir. Ak ile ilgili şiirler "kayıt tarihine" göre listelenmektedir. Şiirlerin "Ak" ile ilgili alakalı olup olmadıkları sistem tarafından otomatik belirlenip içinde aradığından konu dışı bazı şiirler listelenebilir. Ak ile ilgili " 16129 " şiir aşağıdadır.
Hak nefesine tutunasın
Yüzü günah olandan uzak durasın
Muabbet sevgiye gönülden doyasın

Özü güzel olana selam durasın

...
Devamını oku »
En içten sevgimle serilir bir ömür yoluna
Yere göre sığmayan duygularla bağlıyım sana
Naifliğin can katar canıma
En güzel, en özel yerin kalbimin ortasında
Paha biçilemeyecek kalbinle bir lütufsun bana

...
Devamını oku »
Aşkın ve sevginin anlamını bilen,
Başka bir gezegene.

Sönse de ışığımız,

...
Devamını oku »
Bu kaçıncı kabahattir suç gönül
Çok dövüldün şekillenmez misin sen
Sendeki nasıl cevherdir tunç gönül

Kandırıp kendini vefa arama

...
Devamını oku »
Akıl başta değil uçmuş gidiyor
Senden sonra bütün sözler hileli
Akıl başta değil uçmuş gidiyor

Sonrasında hayat andan daha zor

...
Devamını oku »
fırtına çıktı rüzgâr biçti savruldum dağa taşa
damla damla aktım kurak toprağa çöle
kendi halimde hâlden hâle
düştüm


...
Devamını oku »
Sen ve
gitme
arasındaki
fark
gitmenin bile

...
Devamını oku »
O kadar umutlarımı kırdılar ki umut edecek gücüm kalmadı.


Üstümde taşıyorum kefenimi,
Sığınmış bütün acılar kalbime.

...
Devamını oku »
tabutumda kadavrayken açıldı gözkapağım. Gırtlağımdan fırlattığım çığlıkla kefenimi yırtmak, kefenimden çırılçıplak soyunup zombi kisvesiyle hortlamak istiyordum ..Peki ölmüş müydüm? Tabuta gömüldüğüme göre ölmüştüm de; solucanın kemirdiği gözkapağım kepengini neden kaldırmıştı?Ve toprağın ciğerinde oksijensiz nefes alıyordum da nasıl? Ve varlıkla yokluk arasında kazılan mezarlığa gömülmek miydi ölmek? Ve kefeninden boşanarak zinciri kırmak mıydı dirilmek? Derken mezarlıkta kazma kürek sesleri abanoza çarpınca, tabutun kapağını gıcırtıyla açınca; kelepçeli gardiyan zincire vurup beni, darağcında asmaya götürüyordu idamlık mahpus gibi..Mezarlıkta gömülüyken darağcına iltica ne kadar da saçma dedim (ama zamanın akışı tersine işliyordu yani gelecekten geçmişe sıçrayan kurguyla akıyordu zaman) dedim ama yanılmıştım belli..O gotik mezardan ayaklanan iskeletim, gardiyan makamında darağcına giderken; iskelette kemiğim çatırtıyla çiftleşiyor,sertleşen kemikler etleri giyiniyor ve etlere çürümüş derileri geçiyordu....Darağcına geldiğimizde urganın ilmiğinden, dikiş iğnesinin deliğinden geçen ipliğin şanıyla geçtim ve kavis çizerek boşluğun ateşinde pervanece dönendim....Ölümle intihar arasına sarkaç sarktı bedenim ...ve darağcının altındaki tabureye kartal ihtişamıyla kondum geri.(Zamanın tersine işlemesinin cilveleri) Kırık boyun kemiğim, tersine sıçrayan zamanla onarılmış halde,maskeli pençeden askeri pençeye iade edildi....Ortaçağdamıydık peki? (Haydi ortaçağda diyelim ama mahkümiyet sebebi bilinmiyor olsun) 
idamdan işkenceye uğrayacağım zindana voltaladık geri (Hafızanın kadrajında çekilen flashback değildi bu; kum saatinde zaman tersine akıyordu) Zindanda pranga aczime geçti; ciğeri dağlı prometus gibi vuruldum zincire.....Mezarlıktan yırtmıştım en azından seviniyordum buna ama gelecekte akıbetim neydi? Aman yani geçmişte? Tutukluydum burada idamlık mahpustum (Asılıp gömüldüm de ordan biliyorum!) nefsimle vuruldum azap zincirine.....şakırtısı gövdemden taşarken, demir kapı gümbürtüyle açılırken; nöbetçi prangamı bileğimden çözdü. Çözmesiyle geri geri voltamız yeniden başlıyordu(Geçmişin hangi dilimine sıçrayacaktık, ne biçim işti bu! Ama kademeli sırayla sıçrıyordu zaman o kesin) Gerigeri voltamız yeniden başlıyordu; zindan koridorundan geçtik; taşmerdiveni çıktık ve şatonun avlusuna kadar koridoru ,merdiveni falan filan katettik. Avluları,hendeği, mazgalı, kaleleri voltaladık gerigeri. En son parmaklıklı kapının kanatları açıldı ve şatoyu karşımızda bıraktık...Bu gaddar gardiyandan ne vakit yırtacaktım? Taksiratım neydi de asılmıştım? Şato patikasından orman karanlığına daldık; korkunç çığlık arasında, gardiyanla kelepçeli voltaladık geri.... cinayet çığlığı mancınıkla fırlıyor; gelip kudurmuş kasığıma konuyordu. Birden çözüldü kelepçemiz (ama gardiyan hala gidiyordu geri) ve ben durdum!Altımda hayatın cesedi vardı.Kaniçinde kasığından bıçaklanmıştı.Kudurmuş kasığımdan kan katresi damlıyordu kasığına.. Metalik bıçak elimdeydi; delik deşik etmiştim cesedini yani zamanın akışı geçmişe sıçradıkça bu şiirden ben sağ çıkıyordum, kurbanımsa ölü.....(Zamanın geriye doğru akışı durdu bu arada) ve zaman ileriye akmaya başlayınca cürmümeşhut halinde bastırdı gardiyanlar…

...
Devamını oku »
Ayaklarım geriye doğru
Hızlı hızlı yuvarlanıyordu
Oysa göz bebeklerimiz huzur doluydu
Yüreğimize yağmur yağıyordu
Ellerimiz boş

...
Devamını oku »

İlk 104 105 106 107 108 109 110 111 112 Son
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL