16
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2296
Okunma

8 Mart Dünya Kadınlar Günü. Herkes bir sürü şey yazacak çizecek, kadınların şiddet görmesinden bahsedecek. Erkek hegemonyasında kadınların ezildiğini, kimliklerini bulamadıklarının dan bahsedecekler. Şiddet, taciz, ezilen kadınlar için bir sürü toplantılar yapılacak ama bundan ezilen kadınların haberi olmayacak.
Çareler arayanlar, kadınlar ezilmesin diye yürüyüşlerde en önde bayrak taşıyıcılar, seminerler düzenleyenler iyilik melekleri. Evlerinde çalıştırdıkları temizlik işlerine bakan kadınlara ise küçücük bir işlerini ihmalde ve yaptığı küçük bir hatada ağıza alınmayacak en ağır hakaretleri ve aşağılamaları yapmaktadırlar.
Sokakta kocasından şiddet gören ve daha da ileri gideceğim, sokakta kocası tarafından, bilmem kaç kez bıçaklanan kadını gördüklerinde, lüks arabalarının içinde utanıp da başlarını çevirmeye gerek duymadan bakıp geçecekir. Üstelik sadece cık cık diyerek, bakıp da geçtiği kadınların haklarını korumak için düzenledikleri bir seminere giderken görmüş olacaktır. Seminerde gördüğü bu olayı ballandıra ballandıra anlatacaktır.
Bazı kadınlarda çocukları ve kocasıyla ilgilenmek yerine, kadınlık görevlerini yerine getirmeyi unutur. Konken ve oyun masalarında, kocasının kolay kazandığı paraları kolaylıkla kaybetme telaşındadır. Kumar oynamayı bilmiyorsa, sevmiyorsa demiyorum. Her kadın para harcamayı sever yöntem önemli değildir. Kuaför koltuğunda saçımı hangi renge boyasam acaba diye düşünür. Mani manikür, pedikür günüm geldi deyip de kuaför salonlarında günlerini geçirirler. Alışveriş merkezlerinde para harcama çılgınlığına kendini kaptırış bir haldedirler. Birde son zamanlarda estetikçilerin ceplerini doldurup kendi ruhlarını boşalmanın ve vücutlarında değiştirmedik yer kalmamışçasına düzeltme telaşındadırlar.
Bu tarz kadınlar bunları yaparken zaman bulamaktan dolayı unuttukları çocukları da ya uyuşturucu illetinin pençesinde, her şeyden doyup da doyumsuzluğa ulaştığından dolayı seks partilerinde, yada ölüme meydan okuma telaşıyla ayakları lüks arabanın gaz pedalına yapışmış şekilde ölüme meydan okumaktadırlar.
Kocaları ise kolay para kazandıkları için, o kadar kolay ve çok kazanılan paranın ayrıca akın teri olma olasılığı zayıftır. Karısı ve çocukları kendi hayatlarını yaşarken o da başka genç bir kadınla birlikte, karısına ayıp değip de yapmadıklarını fantezileri genç sevgilisiyle yapma telaşındadır. Karısı ise kocasıyla ara sırada olsa birlikte olurken düşündüğü tek şey, kuaförü, kıyafetleri, kredi kartları, sosyal statüsü ve prestiji hatta varsa o kadar ileri gitmişse onursuzluğu, parayla sahip olduğu genç jigolosudur. Acaba biliyor mu yada farkında mıdır, kendini etini satan orospudan daha fahişedir.
Bazı kadınlar ise kocası evde ya da kahvehane de pineklerken, kadın ise dışarıya erkek gibi çalışmaya gitmektedir. Kadın kadınlıktan çıkıp da erkek gibi bir başına dışarıda para kazanıyorsa, erkek ise sağlıklı olduğu halde aciz ve zavallı bir mahlük gibi evde oturuyorsa o erkek değildir. O anda kadın kadınlıktan çıkıp naif, kırılgan ve zayıf yaratık yerine erkek olup çıkmıştır. Erkek gibide haklar istemekdedir haklı olarak. Erkek ise erkekliğini evde televizyon karşısında koltuğa bırakmıştır.
Karısının ve çocuklarının gözünde erkekliği, kocalığı ve babalığı sorgulanacaktır, bu kaçınılmazdır ve erkeğin itiraz etme hakkı yoktur.
Bazı kadınlarda kocasıyla birlikte omuz omuza hayatı sırtlanıp götürür. Çocukları, evde olan ve olmayanı, eksiği, bitmişi bilmekte ve her şeyin istenildiği gibi olamadığını öğrenecektir. Aile her konuda birlik beraberlik içinde yaşam mücadelesi vermektedir.
Kocası çalışırken kadın eğer çalışmıyorsa çocuklarını büyütme ve hayata hazırlama çabasındadır. Vatana millete hayırlı vatandaş olsun diye eğitme ve okutma çabasındadır. Kocası eve geldiğinde de ona huzurlu mutlu bir ev ve yuva yapmak için şevkle ve mutlulukla gayret eder. Yıllar geçip de evdeki işleri, ve çocuklarının üzerindeki işleri azalır.
İşleri ve sorumlulukları azalınca da benim gibi kendine yeni meşgaleler arayıp Edebiyat Defterine yazılar ve şiirler yazma derdindedirler.
İşte ülkemizde statüsüne, gücüne, kazancına, eğitimine ve bulunduğu sosyal çevreye göre kadınlar değişir. Hepsinin de kendine göre sorunları vardır. Temennimiz bu ülkede kadın olsun erkek veya çocuk olsun sorunsuz insanların yaşamasıdır.
Anam keşke erkek doğursaydı deseler de, ağlasalar da, kadınlık analık kadar zor bir şey yok diye ver yansın etseler de benim umurumda değil.
Ben yine de iyi ki Allah beni KADIN olarak yaratmış diyorum. İyi ki de KADINIM.
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
7.3.2012