12
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1388
Okunma

“Erhan! Sahte dünyam da çöktü. Öyle kötüyüm ki anlatamam sana!“
“Şu anda konuşabilecek durumda değilim Meltem! İşe vardıktan sonra seni ararım tamam mı? Görüşürüz!“
“Tamam “ bile diyemeden telefon yüzüne kapanmıştı. Meltem, düştüğü boşlukta kendi sesinin yankısına çarpıyordu yine. Hayat; reklamlardaki gibi kalitesine, raf ömrüne, rengine, kokusuna göre tercih edilmiyordu ki. Önüne konan hayatı beğense de beğenmese de kullanmak zorunda kalıyordu.
Hele bu evlatlık mevzusu da öyle samanlık seyranlık bir olay da hiç değildi. Yıllar önce öz anne ve babasının Belçika’ya yerleştiklerini işitmişti. Umursamış görünmüştü. Onlar gibi gittikleri yer de yabancıydı zaten. Meltem ise her ikisinin de yabancısıydı. Duyduğunda nefreti bir kat daha artmıştı. “Onların gözünde yoksam eğer benim için de ne yüzleri ne de gölgeleri var artık“ demiş geçmişi unutmaya söz vermişti. Fakat sözünü tutamıyordu bir türlü.
Unuttum demenin karşılığı “Damarlarımda dolaşan kanı tamamen boşalttım. Farklı bir kan grubuyla hayatıma devam ediyorum“ demek kadar yalandı. Çünkü acılarının dumanı hala yüreğinin üzerinde tütmeye devam ediyordu. O sadece unutmuş gibi yapıyordu.
Sababat’i soğuk bir Eskişehir sabahı toprağa teslim etmişlerdi. Mahalleliyi kabristana getiren otobüse şimdi de geri dönüş için biniyordu herkes. Meltem, en ön koltuğa oturdu. Hem ölümün soğukluğu hem de havanın ayazı bütün tüylerini ayağa kaldırmıştı. Yanına oturan Nurgül elini Meltem’in bacağının üzerine koydu ve “Tekrar başın sağ olsun Meltem. Artık ağlama değil dua etme zamanı. Nur içinde yatsın annen“ dedi başını öne arkaya sallayarak. Meltem hiç sesini çıkarmadan başıyla onayladı.
“Metin ol! Hayatta tek yapayalnız kalan sen değilsin. Kilitler kapını yatarsın. Sen Allah’a sığın canım. Baban da yakalanma korkusuna Eskişehir’e adımını bile atamaz“
Meltem, Nurgül’ün konuşmasından vermek istediği mesajı hemen anlamıştı. “Gel birkaç gün bizde kal“ dememek için kendince vicdanını rahatlatıyordu Nurgül. Meltem de elini
Nurgül’ün elinin üzerine koydu ve “Her şey için sağ ol. Bir arkadaşım, evinde kalmamı rica etti. Otobüs beni terminalde bırakırsa çok sevinirim“ dedi kararlı bir şekilde.
Nurgül iyice koltuğunun ucuna doğru geldi ve “Şoför Bey terminalde durur musunuz?“ dedi sesini yükselterek. Şoförün tamam abla demesiyle arkasına yaslandı.
Meltem, avucunu sık sık açıp bakıp kapatıyordu.“Allah’ım ne olur arasın! Sesini duymaya o kadar ihtiyacım var ki“ diyordu ağlamaklı bir yüz ifadesiyle. Fakat aramıyordu bir türlü. Düşünceleri allak bulak olmuştu. “Ne oldu, sorun neymiş diye insan bir kere olsun arar“ diyordu sitemkar bir şekilde.
Otobüs, terminale yakın bir yerde durdu. Meltem inmeden önce bütün mahalleliye destekleri için teşekkür etti.
Kafası karmakarışık bir halde hızlı adımlarla terminale doğru ilerliyordu. Omuzlarını yukarı doğru çekerek yürümekten yorulmuştu. Ağzını burnunu kapatmasına rağmen vücudu tir tir titriyordu.
Birden durdu ve yün atkısını aşağıya doğru indirdi. Çalan telefonun sesiyle hayata sanki kaldığı yerden devam etme emri almış gibiydi. Yüreğini büyük bir huzur kaplamıştı.
“Kusura bakma hiç arayamadım Meltem. Ama aklım hep sendeydi bilmeni isterim. Hayırdır ne olmuş? Umarım kötü bir şey yoktur“ dedi kısık bir sesle.
Meltem, tekrar adım atmaya başladı. Bir yandan da bütün olanı biteni bir solukta anlattı Erhan’a ve “Terminaldeyim. İlk otobüsle İstanbul’a geliyorum. Seni çok seviyorum“ diyerek cümlesini tamamladı.
Erhan “Ölümüne mi?“ diye sordu. Meltem’in kalp atışları hızlanmıştı birden “Evet ölümüne seviyorum“ dedi gözleri parlayarak.
Erhan’ın “Bekliyorum seni. Yolun açık olsun“ sözüyle Meltem’in yüreği bir kuş gibi kanatlanmıştı.
İstanbul için tekerlekler döndüğünde Meltem için hayat sanki yeniden başlıyor gibiydi. Hayatı kısa bir süre içinde nasıl da değişmişti. Sabahat’in soğuk yüzü aklından gitmiyordu. Dayısının yüzünü gözlerinin önüne bile getirmemek istiyordu. Erhan’ı düşündüğünde ise farkında olmadan yüzünde güneş açıyordu.
Erhan telefonu kapattıktan sonra “Buradaki işim bittiğinde Meltem İstanbul’a çoktan inmiş olur. Ben eve gidene kadar kız donar sokaklarda. Erken mi çıksam acaba diye düşünmeye başladı“
DEVAM EDECEK
Aysel AKSÜMER