Paranın öldürdüğü ruh, kılıcın öldürdüğü bedenden fazladır. walter scott
asker55
asker55

M A R A B A

Yorum

M A R A B A

18

Yorum

1

Beğeni

0,0

Puan

2507

Okunma

Okuduğunuz yazı 9.6.2011 tarihinde günün yazısı olarak seçilmiştir.

M A R A B A

M A R A B A


MARABA !...
22. 01. 2006

Köyde, ağanın lütfettiği, dambacalı-kerpiç’den yapılmış, bir odadan ibaret sözüm ona, evde oturn, dört mesim gece gündüz, bütün fertleriyle, ağa için, köle gibi çalıştırılan, ailenin, erkeğine verilen isimdir ; MARABA

Usta terziler elinde biçilmiş, giysiler gibi yakışmıştı üstüne ismi. Kara bir leke
gibi ilişivermişti, sağrısına dağın. Bereketten yoksundu toprak ve benizleri sarı-sarıydı insanların. Kerpiçen yapıları, sayıklayan hastaları, ince baca dumanlarıyla, bir yürek yarasıydı "Gülmezler" köyü...
İlk yapının temelini km atmış, kim takmıştı ismini. Hükümete, vergi urganıyla bağlıydılar. Yılın belirli aylarında, tahsildarlar gelirdi. Bazan da baş efendiler. Biri para alır götür, diğeri sopa getirirdi . Bahara yeni çıkmışlardı, keseleri boş, gönülleri yine de umut doluydu.
Yuvarlak omuz başları, geniş kalçası ve biçimli bacaklarıyla eksiğini bütünlüyordu bu köyün ; "Gülsüm"... Çorak toprağa inat, yeşil bir göldü gözleri Gülsüm (!) ün... Aşağı dönük alt dudağı, öpülmek için yaradılmıştı sanki..
Babasına, "eğri-göz" Yusuf derlerdi, şaşıydı çünkü, üstelik, kırpış-kırpış bakardı yüzüne insanın. İçeri göçük alnı, semerli burnu, sırtındaki kamburuyla yaşı geçkin bir akbabayı anımsatıyordu. Bu yüzden bütün köy, ağız birliği etmişçesine ; Ulan Eğri-göz, "Bir aynaya dön birde Gülsüm’e bak, sonra da gerçeği söyletmek için, git döv anasını..." tanrının günü, takılıp-dururlardı ona...
Bu saçmalıklar karşısında, hiç sesini çıkarmaz, kenarları çapaklı ağzını hafif sola kaydırır, belli belirsiz acı-acı gülümserdi. Yaradan Gülsüm ’ ünü kendisine benzetmiş olsaydı, yoksulluk bir yana daha mutlu olurdu Yusuf.
Haziranın ortasına gelmişlerdi. Toprak şarha-şarha yarılmıştı yağmursuzluktan. Çöpe dönmüştü boyunları çocukların. Hayvanlar ölüyordu bir-biri ardısıra, her gün-her gece.
Köyün ortalık yerindeki çeşmeye bakardı penceresi Yusuf ’un. Ama evden başka herşeye benziyordu bu başlarını soktukları delik. "Hey..." diye bağırınca, "buyur ağam.." diyebilmesi için verilmişti, bu bir gözcük dam onlara.
Hatırı sayılır bir göbeği, elma gibi yanakları, şehirde mağazaları, koca-koca konakları vardı adamın. Ama... tek kelimeyle, bu köyün bulutları kadar insafsızdı Hurrem bey...
Güneş Keçikalenin doruğunda, puslu kış günlerinde olduğu gibi parlıyordu. Samyeli estiğinde hep böyle olurdu. Şah ’ tan bu yana, alnının şah damarı şişesiye çalışmıştı. Temerküz (esir) kamplarını bilmezdi Yusuf. Sağ bacağını kalçasından vermişti gavura babası.. Buna dair hikayeleler dinlemişti, çocuk kulakları eskiden, bunu biliyordu yalnızca...
Şekilsiz kafasının içinde, bulanık sularda ki balıklar gibiydi düşünceler. Küreğin sapını sol koltuğunun altına dayamış, yerle-göğün birleştiği yere bakıyordu. İrkildi birden, çünkü ağasının sesiydi bu. Yedi iklimin ötesinden gelse, bu "hoyrat sesi" yine tanırdı.
"ula gavat" diyordu yine... Gözleri dolu-dolu, saçları diken-diken olmuştu. Samyeli esmiyordu ama Yusuf ’ un içinde fırtınalar vardı... Ağa herşeyden habersiz, işi alaya almıştı yine.
Bana bak "eyri göz", Gilsüm için, anasına nasıl çalıştıysan, tarlamda da o denli gayretli olmanı isterim...
Yumuşak huyluydu Yusuf. Söylenenleri hiç işitmemişçesine, küreği usulca yere bıraktı ve dırıltısına döndü arkasını, yürüdü.
Kölenin davranışı ağaya çok dokunmuştu. Bağırıyordu ; Yusuf....Yusuf... Kanlıgeçitten yankıyordu, Hurrem ’ in çirkin sesi, karanlıkda kayboluyordu.
Vakit gece-yarısını çoktan geçmişti, hava leş kokusu sinmiş gibi ağırdı, boğucuydu, vakitsiz ötüyordu horozlar, uzun-uzun ulumaları bu yüzdendi köpeklerin.
Gülsüm ile anası, Yusuf ’ un belirsiz zamanlarda gelişine alışıktılar. O akşam, her zamankinden erken yatmışlardı. Üzerlerine ölü toprağı serpilmiş gibi aralıksız devam ediyordu uykuları.
Paslı menteşeleri gıcırdadı, köhne kapılarının. Bir gölge süzüldü içeriye, dibi-köşeyi yadırgamıyan ayakları vardı bu adamın. Hadiselere gebeydi karanlık... Adam sandığı açtı yavaşça, Gülsüm sola döndü, iniltiye benziyen bir sesle, "sen misin Buba ?.." dedi.
Adam, hiç ses çıkarmadı. Avucunda ki usturanın ağzını sıvazlıyordu, sol eliyle.. Aradan iki dakika bile geçmemişti ama, uykuya yeniden daldığına emindi Gülsüm ’ ün. Başucunda diz çökmüş, sol eliyle de bir yastığı kavramıştı. Bu yastık biraz sonra, bütün ağırlığıyla ağzını kapıyacaktı kızın.
Ne kadar güzeldi burnu Gülsüm ’ ün... Ucu hafiften yukarı kalkıktı, soludukça açılıp-kapanan ince kenarlı delikleri, deli ederdi delikanlısını -dedesini, "Gülmezler Köyü’nün".
Haklıydı Yusuf : Eyrigözün kızı, ya şaşı olmalıydı ya da kendisi gibi çarpık burunlu... Tekrar sıvazladı ağzını usturanın, sonra... sonra da bir feryat ki... dağlara-taşlara...
Güzel burnu yoktu artık Gülsüm ’ ün... Gülsüm güzel de değildi artık... Kızcağız acıdan, anası Kuru Hacer korkudan bayılmışlardı. Dramların en acıklısı oynanmıştı, Eğrigöz’ün damında, karanlık kadar korkunçtu sessizlik..
El yordamıyla buldu çarıklarını, ağlar gibi gıcırdadı, paslı menteşeleri kapının. Dışarıya çıktığında, samyeli esiyordu yine.. Kurbağaların sesini dinledi uzun-uzun. Sonra da, bir sirk cambazının çevikliğiyle tırmandı üstüne çeşme duvarının.
Ellerini göğe uzatmış, başını geriye doğru kaykıtmıştı. Gülüyor... gülüyordu... Ezan sesine karışıyordu, kahkahaları Yusuf ’ un...
..................

[ italik

Paylaş:
1 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
M a r a b a Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz M a r a b a yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
M A R A B A yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Etkili Yorum
Latife57
Latife57, @latife57
15.4.2014 23:41:42
Anlamli ve etkili bir öykü. Mükemmel bir dil, fevkalade bir tarz. Anlatimdaki muhtesem durus hüzünlü ancak, sosyal icerigi, secilen temasi ve eserin kurgusu mükekemmel ve eksiksiz... Eseri bizlerle paylasan Albayima sükranlarimi sunuyorum..
Yadel57
Yadel57, @yadel57
6.9.2013 14:25:24
Bu güne kadar okudugum en etkili, geçmisten günümüze uzanan, hüzünlü açilimlarla donatilmis bir öykü. Saire, yasanmis bu öyküyü ve duygularini bizlerle paylaştigi icin teşekkür ediyorum. Yine de bunun bir kabus olmasini dilerdim. Tebrik ederim. Saygilar.
BE
BEHİYE GÜNNAZ CAN, @behiyegunnazcan
31.3.2013 21:21:56
Ne marabalar bitmiştir nede cahalet bu toplumda. Yalnızca gören göz işiten kulak şiir gibi yazcak kalemlere ihtiyaç var. Gülsüm' le Yusuf'un olayına ince bir ruh şahit olmuş dile getirmiş. Şiir gibi yazılmış olan bu eser' i okunur kılan yazarımızın ustalığıdır aslında. Yoksa yalnızca gülmezler köyünde yaşanmaz böyle olaylar. Her yerde her an yaşanıyor. ACILARR
nur benlioğlu
nur benlioğlu, @nurbenlioglu
26.8.2011 22:57:25
İçler acısı bir ülke gerçeğine değinmi,gönül sesiniz.Yusuf, fiziki yapısıyla,Victor Hugo'nun kahramanı, Quasimodo'ya benzese de, dedikodular ve aşağılanmalar,içinde bulunduğu emir kulluğu,yüreğini de kendi gibi çirkinleştirmiş diyebilir miyim bilemiyorum.Ya da, eşi hakkındaki kuşkulardan sonrası( Kızının güzelliği )girdiği bunalım mı desem..Hiç bir baba,istemez kızının kaderinin de kendisinin ki gibi olmasını.Anne de. Toplumun önyargılı tutumu değil midir,marabayı böylesi kötü davranışa iten? Bu önyargılar değil mi,Yusuf'un aklî dengesini bozan. ( Kızının burnunu kestikten sonra,kahkahalarla gülmesi...)

Duyarlılığınızla paylaşımınıza teşekkürler.Yazı,ödülünü de almış zaten.Kutluyorum.
Saygılarımla,Değerli Yazın Dostu !
serapertence
serapertence, @serapertence
17.6.2011 02:14:47
Maraba...heyecanlı akıcı ve düşündüren bir yazıydı...insanın içini ürperten bir son...Kutlarım eserinizi...çok sürükleyen bir ifade ile anlatılmıştı,onun için bir nefeste okundu...paylaşıma teşekkür ederken, bu hikayenin gerçek olmamasını dilerim...
Selamlar esenlikler gönülden...
Mehtap ALTAN
Mehtap ALTAN, @mehtapaltan
10.6.2011 22:24:18
Emeğin alınterinden öykü damlamış...

Samimi bizden yalın bir anlatımdı...

Kutlaıdm...
Emine UYSAL (EMİNE45)
Emine UYSAL (EMİNE45), @emineuysal-emine45-
10.6.2011 22:15:51
Acı bir öyküydü, hem de okuyanın tüylerini diken diken edecek kadar acı. Yazar öykünün içine okuyanı çekmeyi başarmış. Anlatım ve betimlemeler çok başarılı. Bence günü fazlasıyla hak etmiş öykü; tebrik ederim.

saygı ve selamlar.
Saadet Ün
Saadet Ün, @saadetun
10.6.2011 21:22:17
Umarım kurgudur...

Acı bitti...
Acıyasım geldi insanlığa...


Kutladım, saygımla.
Sabiha KÜÇÜKTÜFEKÇİ
Sabiha KÜÇÜKTÜFEKÇİ, @sabihakucuktufekci
10.6.2011 20:34:18


değiştirmeli köyün ismini ki değişsin kaderleri artık..."gülerler köyü"...

sevgim saygım tebriklerim günün yazısına çok değerli yazarına..
HakkınSesi
HakkınSesi, @hakkinsesi
10.6.2011 18:58:19
Aziz Nesin geldi bir an aklıma...yadımdan düştü pare pare o an fikr-i hülya...

Hürmetle efendim..
Aynur Engindeniz
Aynur Engindeniz, @aynurengindeniz
10.6.2011 16:19:59
Güzel bir anlatım ve sürükleyici bir öykü.Tebrik ediyorum. Saygılar.
Billur T. Phelps
Billur T. Phelps, @billurt-phelps
10.6.2011 11:57:49

Peki bu hikayede suçlu kim şimdi ? Adamı sürekli aşağılayarak gaza getiren köylüleri mi? Hırsını masum bir
genç kızdan çıkaran Yusuf mu?

İnsanlar, insan yanını bir tarafa koyup, unuttuğunda, dedikodular, fitneler ve böyle aşağılamalarla,
daha ne canlar yanar.

Güzel anlatımızı kutluyorum. Ama hikaye çok yürek burkan cinstendi. öyle ki (Kurgudur inşallah, dedim)

Sevgiler




Billur T. Phelps tarafından 6/10/2011 8:57:05 PM zamanında düzenlenmiştir.
Bekir Keskin
Bekir Keskin, @bekirkeskin
10.6.2011 11:20:24
Vay benim Maraba'm.
Merhaba sana.
Kaderin bu öyküde de aynı.
Gülsüm'e mi üzüleyim, Yusuf'a mı ?
Güzeldi, lakin "acıklı" bitti.
Sevgiyle...
Kemnur
Kemnur, @kemnur
10.6.2011 04:59:56
Evet, insan duygusallığını kirleten bir hikaye... Evlatlarına tecavüz eden babaların mevcudiyetinde, bir aşağılık kompleksiyle, kendi genlerini taşıdığını ispat uğruna bir evladın burnunu doğrayan baba da olabilir... Kısa anlatım okur sayınızı arttıracaktır, ama bir öykü için çok da kısa yazılar, öykü değil, edebiyatın iyi bir türü olan fıkraları oluştururlar. (Fıkra güldürü anlamında değil, yabancı söylemle "anekdot" anlamındadır.Kısa hikaye, anlatı...)
nuray telli
nuray telli, @nuraytelli
10.6.2011 01:06:19
güne düşen yazınızı tekrardan kutlarım yanlıs yere yazmısım eleştirimi.sabahtan beri okudugum yazınızı düşündükçe içimdeki ürperti geçmedi.hele bu olayın kurgudan öte gerçek tanığı olmanız içimi daha da titretti.umarım o toplulugun bunca zaman sonra içlerindeki vicdan duygusu gelişmiştir ve bu olayların devamında baska vahsetler yasanmamıstır.sanki bunu sadece umut edıyorum dıye hıssettım ama yanılmak ıstıyorum.saygılar...
fatma eren
fatma eren, @fatmaeren
10.6.2011 01:06:08
Çok anlamlıydı yüreğinize kaleminize sağlık.
Mehtap Yıldız
Mehtap Yıldız, @mehtaphumeyraguldalli
10.6.2011 00:12:21
güne düşen yazınız ve emeğinize saygı ile

hayırlı olsun

dua üzre
-IspartaGülü-
-IspartaGülü-, @-ispartagulu-
9.6.2011 22:44:34
10 puan verdi
güzel yazınızı üzüllkerek okudum...malesef bu agalık şimdilerde olmasada gene bazı il.ve köylerimizd geçerliliyini koruyor..kutlarım..günümüzün sorununa el atıp gün yüzüne çıkardıgınız için yaşanan olayları...gül diyarından selam lar.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL