11
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2503
Okunma

]Aylar günleri kovaladı. Ayları da yıllar. yıllar yılları kattı önüne... Anam babam ihtiyarladı. Ben büyüdüm. Serpildim. Çocukluktan gençliğe giden köprünün başındaydım. O yıllarda kalbimin de görevleri artmıştı. Sevgi, aşk odaları oluşmuştu yüreğimde...
Yıldızların üstümü örttüğü yazlık sinemalarda Ayhan Işık-Belgin Doruk flimleriye aşık olmuş, Cüneyt Arkın flimleriye kaleler kurtarmış, Yılmaz Güney flimleriyle haksızlıklara karşı gelmiştim. Öztürk Serengil le gülmüş, Sadri Alışıkla bazen gülmüş bazen ağlamıştım. Hulusi Kentmen’le fabrikalarım olmuştu. Flim kopunca "Makinistttt" diye ıslıklar çalmıştım.
Erken kalkıp okul arkadaşlarıma sabah simidi satmış, yinede onlarla aynı sınıfta okumuştum. Çok zoruma gitmişti
" Simitci ... Simit alan... Simitciii" diye bağırmak.
Bağırmadan da satılmıyordu ki...Açılan kapılardan, pencerelerden uzanan başlara umutla koşardım. Bazen pencereler hırsla açılır;
"Bağırma lan sabah sabah hayvan" denilirdi. Bir şey diyemezdim . Denilemezdi.
Kış günleri soğuktan ellerim morarırdı. Nefesimin sıcaklığı parmaklarımın uyuşukluğunu gidermeye yetmezdi.
Hayat bu nelere alıştık
Gama kaygıya, kedere
Yalın ayak, beş parasız gezmeye
İşin en kötüsü de sevip te sevilmemeye
İlk şiirimdi bu benim. Bunu yazdığımda orta ikiye gidiyordum. Aşıktım. Şimdide orta ikiye giden çocuklar aşık oluyorlar mı acaba ? Bilmem!! Ben kör kütük aşıktım işte...
Adımı ? Siz deyin Ayşe. Ben diyeyim Fatma . Ne fark eder ki? Sınıfımızın en güzel kızıydı. Hemde en çalışkanı. Bütün sınıf vurgun ona. Ben de sınıfın belalısıyım.!!!
Kimse ona kur yapmaya cesaret edemiyor. Korkuyorlar benden...
O zamanlarda da kalem tıraş vardı. Ama ben kalemi mi hep çakıyla açardım. Cebimde bıçak taşımak bana başka bir güven veriyordu. Bir gün arkadaş istedi . Verdim. Geri istediğimde
"Gel al" dedi. Çakının ucu açıktı. Vermek istemedi. Almak için tuttum açık ucundan. Fark etmedi.Çekince elim yarıldı. Yara derindi.
Zil çaldı Edebiyat öğretmeni içeri girdi. Ben hocamı, o hocada beni çok severdi. Çok defa sorduğu sorulara kalkan tek parmak benimdi. Göz göze geldik. Yüzümdeki acıyı okudu. Üstüm yerler hep kan...
" Aç elini" dedi.
Dersi kaçırmak istemiyordum.
" Bir şey yok hocam"
Zorla açtırdı elimi. Yarayı gördü. Beni hademeyle zaten yakın olan hastaneye gönderdi.
Elimi diktiler sardılar. Tekrar sınıfa geldim.
Sizin Ayşenizin, benim Fatmamın sırası kapıya yakındı. İşitilir işitilmez bin sesle;
"GEÇMİŞ OLSUN" dedi,
Sesi ipekti. Gözleri yıldızdı. Ne iyi olmuştu elimin kesilmesi. Sağ olsundu, var olsundu elimi kesen arkadaş.
Keşke elim bileğimden hepten kopsaydı. Bana sarılıp ağlasaydı.
"Önemli değil. Sen üzülme " deseydim.
Saçlarını okşasaydım. Sağlam kolumla onu sarsaydım. İzin verirse de anlından öpseydim......
NOT: Simit satan bir çocuk görürseniz ondan simit alın.Yemeseniz dahi, martılara kuşlara atın...
1 NİSAN 2010 ISPARTA