21
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
3898
Okunma


Geleceğe ilişkin söylenecek çok şey var. Ama geleceğe ilişkin düşündüklerimiz aslında sadece ve sadece ileriye dönük yapmış olduğumuz planlar ve hedef koyduklarımız gibi geliyor bana. Yoksa nereden bileceğiz ki gelecek bize nasıl bir dünya çizecek, bizim resme aldıklarımız mı, yoksa onun bize sunduğunu mu yaşayacağız.
Geleceği çok fazla düşünmeyi çocukken sildim kafamdan. Ölenle ölünmez dense de bilinç altı yaşanılanlar yakasını bırakmıyor insanın. Benim çocukken bir oyunum vardı. Hep rahmetli anneme sen şu yaşa gelince ben şu yaşta olacağım. Aramızdaki yaş farkını hiç üşenmez çıkarır sürekli bunu düşünürdüm. Fakat değil on yıl sonra bu hesaplardan bir yıl sonra annem öldü ve ben biraz bu konuda kaderci olmaya başladım.
Şöyle ki; başta Allah kısmet ederse cümlesini koymadan bir plan yapamıyorum. Sanki bir şeyler olacak psikolojisine kapılıyorum. Ertesi günü düşünmek beni hep ürkütüyor. Bugün doya doya yaşamayı daha çok seviyorum. Bir de iyisi veya kötü anılarımı da çok seviyorum. Aslında arkadaşlarım söyler senin sevmediğin ne var diye. Ama ne yapayım en kötü huyum iyi niyetliyim. Beni çok üzen birisi dahi olsa zihnimdeki terazi devreye gider. Bana şöyle davranmıştı aslında iyiydi belki o anda sıkıntısı vardı onun için beni üzmüştür diyerek hep kişilerin iyi tarafını ağır tutuyorum. Belki kırıldığım oluyor ama kaybetmiyorum. Hayat sevgi ile güzel değil mi?
Bir askerin terhisine yakın defterine yazdığı bir notu görmüştüm. Gelecek bir gün gelecek çok hoşuma gitmişti. Gelecekte olmasını istediğimiz bir şey başta uzun gibi görünse de bir bakıyorsunuz zaman su gibi akıp geçmiş ve beklenen gün gelmiş. Güne umutla başlamak güzel bir şey aslında.
Ama geleceğe çok fazla da ağır yük bindirmemiz de doğru değil diye düşünüyorum. Küçük küçük taşıyabildiğimiz kadar yük sırtlanmalıyız hayatta. Sonrasında da ağırlığında ezilmemek ve kamburlaşmamak adına.
"Geleceğini görüyorum ben şu kişinin veya bu kişinin" lafından ise hiç hoşlanmıyorum. Geçmiş belgelenir, yazılmıştır bir yerlere veya hafızalara ama geleceği kim görebilir ki. Ya da kim görmüştür. Gelecek tamamen hayal ürünüdür bence. Beklentilerimiz ötesi yalan.
Bugüne kadar hiç kahve ve tarot falına baktırmadım. Aslında çok da merak etmiyorum geleceği. Geçmişte veya bugün içinde yaptıklarımız geleceğin bir teminatı değil midir ki aslında. Ne ekersen onu biçersin, rüzgar ekip fırtına biçemezsin gibi.
Bir de önümüzde yaşanacakları Tanrı’dan başka kim bilebilir ki, allahın işine kim karışabilir. Yorum yapmak bile yanlış bence. Neyse yazımız o şekilde yaşayacağız. Üstelik çevremden görüyorum. Bu fal işi tam bir ticarete dönüşmüş. Özellikle araştırıp ısmarlama falcı bulup gidenler var. Fakat sonra bekliyorlar falcı kötü bir şey demişse acaba ne zaman olacak, boşu boşuna bir endişe yaşıyorlar. Ya da falcı sevinçli bir haber alacaksın diyor. Bekliyor kişi ama bazen avucunu yalamaktan öte gitmiyor bu fal.
Bir arkadaşım; tam İstanbul’a gidiş arifesinde seni rüyamda gördüm kötü bir şeyler olacak dedi. Ben bu tür şeylere inanmıyorum desem de yolculuk boyunca allahım kazasız belasız gidelim dediğimi hatırlıyorum. Normalde de derim ama bilinç altı arkadaşım beni etkilemişti. Ama hiç bir şey olmadı şükürler olsun. Bazen ufak tefek tutan şeyler olabilir ama tamamen tesadüfidir diye düşünüyorum.
Aslında geleceğimizi görmemek bir avantaj bizlere. Düşünsenize ömrümüzün çok kısa olduğunu veya başımıza gelecek bir şeyi önceden görebildiğimizi korkunç olurdu herhalde.
İçimizdeki sevgiyi öldürmezsek, aza kanaat edersek, küçük şeylerden büyük mutluluklar duyarsak, kimsenin arkasından konuşmayıp konuşsak dahi iyi yönlerini zikredersek, çocuklarımız için elimizden geleni maddi ve manevi yapıyorsak, namusumuzla yaşıyorsak bugünün sefasını sürmemize yeter de artar bile.
Geçmişin iyi anılarını hafızamızın üst rafında, üzüldüklerimizi de en ama en alta koyar ve çok irdelememeye çalışırsak, anı yaşamak daha zevk verebilir. Çünkü geçmiş geçmişte kalmıştır. Bugünü güzel değerlendirmeliyiz derim.
Hepimiz için umarım gelecek geçmişi yastık yapıp, geleceği saten parlak kumaşlardan örülü yorgan yapıp üstümüze çekeceğim güzelliklere tanık olsun. Umduklarımızı yaşayalım, yaşarken de tat alalım.
Geçmiş geleceğimizin bir yatırımı olsun yani bugün çok güzel şeyler yapalım ziyaret etmek istediğimiz ama gerçekleştiremediğimiz bir büyüğümüzü veya bir dostu ziyaret edelim. Sevdiğimiz bir kişiye çiçek alalım kısaca iyi şeylere imza atalım.
Aysel AKSÜMER