3
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
792
Okunma
Hayatta hepimizin yerine getirmek zorunda olduğu sorumlulukları vardır. Ama en büyük sorumluluk çocuk yetiştirmektir. Çünkü; malum biz istedik diye oldular. Onlara sormadık ki sizi dünyaya getirelim mi? diye. O zaman canımızın içi olan çocuklarımız için ne yapsak azdır.
Hangi ana babaya sorsanız, bu dünyadaki görmek istediği en büyük şeyin sıralamasında; önce çocuklarının sağlığı, sonra geleceğini mimarilendirecek eğitimi, sonrasında iyi bir meslek ve iyi bir eş seçimi vs. gelir.
Çocuklarımız sırf bizim değil, ülkemizindir de. Ne kadar iyi eğitirsek o kadar başarılı işlere imza atarlar. Yurtdışında gencecik öğrencilerimizin yaptığı projelerin ödül alması veya genç bir doktorumuzun ciddi bir hastalıkta önleyici olacak bir tedaviyi bulması, şimdiye kadar yapılmamış bir ameliyatı gerçekleştiren bir Türk doktoru hangimizi gururlandırmaz ki.. Çünkü vatanımızın evladır. Sırf ailesi için değil, ülkesine belki yurt dışında görev alacak tüm dünyaya faydası dokunacaktır.
Benim üzüldüğüm sizlerle paylaşmak istediğim konu ise eğitimin yurdumuzda deneme tahtası haline getirilmesidir. Çocuklarımız adeta kobay gibi kullanılıyorlar. Ben “En iyi okul en yakın okuldur” diye evimize yakın bir ilkokula verdim oğlumu ve beş yıl aynı öğretmende okuma şansıyla mezun ettirdim. Niye şans diyorum çünkü kızımı ilkokul birden itibaren Kızılayda iyi bir okulda okutturmak için çabaladık. Maalesef beş yılda beş öğretmen değişti çocuğum. Neden mi yıllarca merkez okullara gelmek isteyen öğretmenler emekliliklerine yakın bu okullara geliyorlar ve çocukları bırakın bir yılın sonunu beklemeyi bazen yarı dönemden sonra emekli olup gidiyorlar. Kızım ilköğretimdeki sık öğretmen değişikliği sıkıntısını ortaokulda derslerde çok yaşadı. Neyse ki lise döneminde toparladı şimdi üniversitede…
Oğlumu da yine mahalledeki okulundan OKS (Şimdiki adı LGS) sınavlarında başarı şansı düşmesin, hem dershanesi Kızılay’da olacak okuluna da yakın olsun düşüncesiyle mahallemde okutmadım. Ama bin pişman oldum. Ortabire başlattık o sene bizim okul pilot okul seçildi. Çocuğumun defterini kontrol ediyorum. Ders yok, sayfalar boş endişe içinde okula koştum. Yeni sistem bu dediler. Ama kitap da verilmedi bu çocuklara dedim. Efendim öğretmenler biz de internette bize ayrılan bir site var. Bir gün önce oradan çıktı alıyoruz. Biz de çalışıp geliyoruz demezler mi? Bütün veliler endişeli, kaygılı benim gibi. Derken veli toplantısında dile getirdik ne olacak bu çocuklara; ödev yok, nasıl bir sistem bu. Bir de çok şaşıracaksınız. Öğretmenler de bize hak verdiler. Yılların matematik öğretmeni neymiş efendim çocuk ezberci olmayacakmış adına “Okula gelirken bahçede kaç ağaç gördün. Ya da kaç basamak sonra sınıf var gibi saçma sapan soruyoruz” dediler. Hele sosyal dersi kitabı yoktu o dönemler verilen fotokopi notlarda birresim koymuşlar eski uygarlıklara ait bir hayvan ve bir insan, başka da ne olduğu pek seçilmiyor. Soru: Bu uygarlıkta resme göre ne pişirirler di, geçimleri sizce ne olurdu, efendim odaları hangisiydi” halen bunları yazarken o zamanlar ki yükselen sinir katsayım yine zıpladı.
Neyse uzun lafın kısası OKS sınavlarına gelip çattık, sonra kitap filan verildi. Ama çocuklarda sıkı bir ders yok, ödev yok bir rahatlık tabi. Sınavlarda ezbercilik sistemine karşıyız artık çocuklar yorum yapmayı öğrenecek önemli olan bu filan hikaye… Çocuklar beklemediği sorularla karşılaştı. Benim oğlumun 70 neti vardı. Daha önce bu puanla Ankara içi bazı Anadolu Liselerine puanı yeterken o sene açıkta kaldı.
Bir de bu Anadolu Lisesi sınavı öncesi çocukların ve velilerin kafası bir kez daha karışıyor. Askeri Okul, Polislik vs. sınavlara başvurular oluyor. Biz oğlumun isteği üzerine Askeri Lise Sınavlarına soktuk ve oğlum Kuleli Askeri Lisesini kazandı. Tabi bayağı mutlu olduk. Ama benim delikanlı ister istemez futbolla da uğraşıyor, atletik, uzun boylu sağlık sorunu yok, nasıl olsa kazanırım rahatlığı da eklenince Anadolu Lisesi Sınavını kazanamadı. İstanbul’a Askeri Lise Sınavlarına sağlık elemeleri için gittiğimizde de her türlü muayeneden geçti sağlam raporu aldı. Ancak dişlerinden ikisinde sorun var diye dişten elendi. Aslında şu anda çocukların çoğu ortodonti ile dişleri yaptırıyor. Bir de ağzını açsa bile dişindeki sorun görünmüyor. Ama bu tip sınavlarda en ufak bir şeyi kabul etmiyorlar kural böyle. Her işte bir hayır vardır dedik ve kapattık her iki sayfayı da.
Netice itibariyle o yılı hatırlamak dahi istemiyorum. Bence her iki türlü de bir mağduriyet yaşadık aslında ama yapabilecek fazla da bir şey yoktu.
Şimdi oğlum dokuzuncu sınıfta, normal lise ama sayısal bölümde ve ders durumu çok iyi. Gelgelelim yine dershaneyiz ve bu sefer yine bir değişikliğin kurbanıyız bugüne kadar olan sınavların tamamen dışında bir üniversiteye giriş sınavı olacakmış. Neden bu kadar çok değiştiriyorlar anlayamıyorum.
İnşallah sırf benim çocuğum değil, Allah herkesin çocuğunun ve ailelerinin maddi manevi emeklerini boşa çıkarmasın ve istediği üniversiteyi kazansınlar.
Aysel AKSÜMER