6
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2382
Okunma
Masal Masal Matatas!
Dünyanın Dibi Tas!
Derlerki evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, pireler mutluluk içinde, develer hüzünle yaşarken alacalı bir sarı öküzün boynuzları üzerinde bir dünya varmış.
Bir sivrisineğin hışmına uğrayan bu bükelek tutmuş öküz o gezegen senin bu gezegen benim koşarken dünya şiddetle sallandığından insanlar birbirine sarılmış ve önce birbirini sevmiş aşık olmuş, sonra da yaptığı her işler için ortak olmuşlar. Beyazı sarısı, esmeri, beyazı, Türkü, Kürdü, Lazı, Çerkezi, Çingenesi, Abazası, Fellahı, Arabı kendi büyük krallığında barış ve huzur içinde dünyanın diğer tekmil 72 milleti ise kardeşlik içinde kendi krallıklarında birbirine sımsıkı sarılıp yaşarmış.
Koca öküz koşmaktan bitap düşünce uzay boşluğu içerisinde dünyayı elips yörüngesine oturtup bir meteor yığınının önüne bırakmış kendini ve uzay boşluğunda kaybolduktan sonra birdaha kimse bu koca sarı yaratıktan bir daha haber alamamış almasına ama dünyadaki tüm insanlar öküzün öldüğünü duymuşlar. Gelgelelim meşhur bir sözde anlatıldığı gibi öküz ölünce ortaklık bozulmuş. Kardeş kardeşine adam karısına, kadın adamına, köy kasabaya, kasaba şehire, şehir ülkesine, ülke diğer ülkeye, ülker topluluğu diğer topluluğa düşman olmuş büyük bir harbe tutuşmuşlar.
Bütün dünya krallıkları bir olup kendi halinde yaşayan en büyük krallığa çullanmışlar önce şehirlerini talan ederek, yakıp yıkmışlar, canlar almışlar, bu krallığın içinden aklı başında insanlarını seven bir adam çıkıp arkadaşları ve halkıyla birlikte kurtarmış krallığı canla başla. Ölürken demişki; batıl şeylere inanmayın kardeşlerim. Birbirinize ve Tanrının hakikati ilime bilime sarılın güçlü olun. Önce ülke içinde bir barış tesis edin sonra da tüm dünyaya barışı yayın.
Ama bu kurtarıcıdan sonra krallığa seçilen krallar ihanet için yarışa girmişler. Daha cenazenin ardından planlar kurup ikili anlaşmalarla ülkeyi nasıl fakirleştiririz insanları daha nasıl yoksul hale getiririz diye yarışa başlamışlar.
Aslında hırsın dini imanı yoktur. Elinde güç olanlar öyle bir şebeke kurmuşlarki. Öyle bir idare kurmuşlar ki. Bir yere yetkili bir memur alınsa en aptalı, bir güzellik kraliçesi seçilse en çirkini, bir şarkıcı yaratılsa en karga seslisi seçilmiş. İyiler hep dışlanmış. Hatta rivayet olunduğu üzre, ülke içinde bazı idareciler bir hikaye uydurmuşlar ve demişlerki; Tanrı İlk önce insan azalarını tek tek yaratıp onlara aranızdan bir baş seçin dediğinde, tüm azalar başı gösterdiğinde kıç itiraz etmiş ben baş olacağım diye. Tüm azalar gülünce ve bu anüs denilen inatçı organ da görevini yapmayınca insan vücudunda kriz çıkmış ve aman aman aklın fikrin gözün kulağın yok ama sen ol başkan amana bilirmisin deyip anüsü başkan seçmişler. Bu tarihten sonra anüsler hep idareci olmuş.
İnsanlar aç yaşamaya başlayınca uçan kuşlardan medet umarak, evliyalardan, türbelerden, mumlardan, tuzlu sirkeden, yırtık bir cüppeden ve sakal bırakarak kendisine dini lider süsü vermiş zübbeden medet ummaya başlamışlar. Halk öyle perişan ve fakir bir duruma düşmüşki ne yapacağını şaşırmış, zaman zaman bütün ümitlerini yitirmiş ve sonra da bir çoğu aklını yitirmiş.
İçlerinden yine bir alim çıkarak ülke insanına teşhis koymuş ve demişki arkadaşlar iğneyi kendimize batıralım çuvaldızı başkasına ama maalesef biz zeka özürlü bir toplumuz diye açıklama yapmak zorunda kalmış. Ama krallığın insanları uslanmamış binbir parçaya bölünmüş. Kanarya Sevenler Derneği, Kuşları sevmeyip beygir sineği sevenler Derneği, Papatya Yolanlar Derneği, Aptallar Derneği bile kurulmuş. Bu kurulan dernekler içinde dini dernekler de kurulmuş ve çok güçlenmiş. Büyük bir şehirin ulu ibadethanesinin içinde bir adam öyle ağlamaya başlamışki dinleyenler de ağlamış. Bu adamın gözyaşlarından nehirler dolmuş taşmış. Bazı bilim adamları bu adamı boşuna ağlatmayalım nehirlere jeneratör kurup elektrik üretelim memleket aydınlansın demişler se de bu gözyaşları mukaddestir deyup bu güzel fikiri kabul etmemişler.
Eh memlekette bu kadar özür böyle güzel ağlayan insanlar ve hiç yaşanılmamış bir fakirlik zuhur edince insanlar kendi akıl ölçeklerine uygun krallar seçmeye başlamışlar. Sözüm ona yüksek keseden nutuk çekip biz kurtarıcının adamlarıyız diyenler de zaten iki kelime biliyorlarmış. Birisi kooperatif kelimesi ile olanak kelimesini icat etmiş. Diğeri de her attığı adımda laik dermiş ama hiç fakirlikten söz etmezmiş. En revaşta olanı da Allah dermiş her adımında ama her ne zaman karşısına çıplak bir vatandaş çıksa görmek istemez ve yüreğim dayanmıyor arkadaşlar bu garibimi alın da anasının yanına götürün dermiş.
Gelgelelim her masalda ülkeler kurulur ülkeler batar. Bu masalımızda da çok geçmeden düşmanlar bu krallığı da yıkmışlar şehirlerini talan edip insanlarını biraz daha köleleştirmişler.
Ve gökten üç siyah elma düşmüş
Hiç kimse yiyememiş
Ama bir bilim adamı demişki
Tanrı bile dangalakları sevmez
Sevgilerimle dostlarım
Her zaman her krallıkta mutlaka süper becerikli akıllı adamlar olmuştur.
Ama körlerin ülkesinde gözü görenlere kimse bir şey emanet etmemiş ki.
Celal Çalık