İntikam alıp da sonunda pişman olmaktansa, affedip de pişman olmak daha iyidir. cafer b. muhammed
Hüzünlü peri
Hüzünlü peri

KIRIK BİR ÜLKENİN ÇOCUK BAKIŞI

Yorum

KIRIK BİR ÜLKENİN ÇOCUK BAKIŞI

4

Yorum

13

Beğeni

0,0

Puan

263

Okunma

KIRIK BİR ÜLKENİN ÇOCUK BAKIŞI

KIRIK BİR ÜLKENİN ÇOCUK BAKIŞI


"Toplumsal Acıların Büyük Hikâyesi"

Ben bu ülkeyi önce bir çocuğun bal rengi gözlerinden gördüm. Sokağın başında elinde bayat bir simit tutan o küçücük çocukla birlikte çoğu gün donup kaldım; Neden birinin babası eve kucak dolusu alışverişle dönerken, ötekinin babası dönüş yolunda utancı cebine saklamak zorundaydı, bir türlü anlayamadım.

Sonra anladım ki bu ülkede adalet hep yetişkin masasına oturur; olan, çocukların karnına ve kalbine olur ne yazık ki.

İlk haksızlıklar bir okul bahçesinde başlar. Bir çocuğun ayakkabısı deliktir, diğeri markalı; amma öğretmen ayakkabıya değil, gözyaşına bakmalıdır oysa. Bakmaz. Sınıfın arka sıralarında bir vicdan kırılır, ön sıralarda bir kibir filizlenir. Ve toplum, daha o gün ikiye bölünür: Gücü olanlar ve susmak zorunda kalanlar.

Ben susanları, susturulanları, dışlanan o güzel aileleri gördüm. Çocuk yaşımda öğrendim ayrımcılığı. Bir arkadaşımın kimliği yüzünden duyduğu tek bir cümle, çocuk gönlümü paramparça etmeye yetti.

Bir gün sıra arkadaşlarımızdan biri Hüseyin’e şöyle dedi: “Sen bizden değilsin.”

Alevi olduğu için komşuların bakışı değişti Hüseyin’in ve ailesinin. Ramazan geceleri ışıkları yanıyor mu diye pencereleri gözetlendi, dedikodular cehaletin gölgesinde dedikodularla büyüdü. Oysa Hüseyin’i de severdim; kardeşlerini, annesi Sümbül yengeyi, babası Hasan amcayı da… Kimseye yük olmadılar. Kimsenin kapılarına işaret koymadılar, kilit vurmadılar. Evlerinden çıkan lokma helaldi; ama bazıları kendini herkesten üstün sandı ve ezmeyi reva gördü.

O gün şunu öğrendim: Bir toplumun en derin yarası, kendini birbirinden büyük sanmasıdır.

Hüseyin’in ailesi, daha huzurlu bir yaşam ve çocuklarının eğitimi için göç etmeyi seçti.

Sonra büyüdüm. Ve gördüm ki acı yalnızca çocuklukta kalmıyor; Gençlerde çürüyen hayallerde, çetelere sığınan çaresizlikte, intihar eden umutta, okulu bırakıp tarlaya dönen nasırlı ellerde devam ediyordu.

Sokağın köşesinde çöpten kâğıt toplayan bir gencin gözlerine baktığımda, kendi insanlığımdan utandım, yerin dibine girdim. Biz ne ara bu kadar çok insanlıktan çıktk ? Ne zaman “bana dokunmayan yılan bin yaşasın” masalına inandık?

Sonra sessiz, masum hayvanları gördüm. İtirazları yok, sesleri yok; ama acıları var. İtlaf edilen canlar, zehirlenen yavrular… Sanki dünyaya suçlu gelmişler gibi. Oysa bir toplumun şefkati, en çok onlar üzerinde ölçülür; biz ölçülmesi gereken yerde kör sağır dilsiz olduk.

Adaletsizliği gördüğüm her yerde aynı cümle yükseldi içimden: “Eğer adalet bir ülkede nefes alamıyorsa, orada hiçbir canlı huzurla yaşayamaz ki yaşamıyorda zaten.”

Umut olmazsa nefes de olmaz. Bu yüzden bütün bu yıkıntının içinde en çok umudu taşıyorum.

Çünkü çocuklar yeniden gülmeyi öğrenirse, Gençler torbada kendi benliğini kaybetmek yerine, kitapta emek harcarsa, Kadınlar sokakta korkmadan yürürse, Hayvanları sahipsiz değil, can bilirsek, Ve insanlar birbirine üstünlük taslamayı bırakıp yan yana yaşamanın onurunu hatırlarsa…

Bu ülkenin vicdanı yeniden doğacak. Buna gönülden inanıyorum.

Vicdanını kaybeden toplum, haysiyetini de kaybeder. Ama kendi yarasını kendi saran bir toplum, bir gün ayağa kalktığında dünyayı bile sarsar.

Bu yazıyı bunun için yazıyorum: Sessiz kalanların sesini çoğaltmak için. Kırılmış çocukluklara, korumasız gençlere, ağlayan annelere, ötekileştirilenlere ve her şeye rağmen umut etmeyi sürdürenlere şunu söylemek için:

Yurtta sulh, cihanda sulh… Ama önce insanın kendi evinde, kendi mahallesinde, kendi yüreğinde sulh.

Çünkü barış dışarıdan gelmez; biz içeriden başlatmazsak hiçbir kelime işe yaramaz.

Ve ben, yüreğim sıkışsa da yazmaya devam edeceğim. Çünkü acıyı konuşmayan toplum, acıya mahkûm olur.

Ama acıyı anlatan toplum, yarını değiştirecek cesareti mutlaka bir gün bulur.


Hüseyin büyüdü.
Büyürken şunu öğrendi:
Bu ülkede en çok çocuklar görür,
ama en az çocuklar konuşur.
Ve konuşamadıkları her acı,
bir gün memleketin duvarlarına çatlak olarak geri döner.

Artık biliyordu;
bir ülkeyi ayakta tutan şey bayraklar değil,
sloganlar değil,
yüksek sesle söylenen doğrular da değil…
Bir ülkeyi ayakta tutan,
bir çocuğun kalbine düşen adalet duygusudur.

O duygu kırıldığında,
hiçbir anayasa tamir edemez.

İnsanlar yıllarca dinleri, mezhepleri, kimlikleri tartıştı.
Oysa kimse şunu sormadı:
Biz birbirimize ne zaman bu kadar yabancılaştık?

Hüseyin’in cebinde hâlâ annesinin sözü vardı.
Eskimişti ama yıpranmamıştı:
“İnsanı insan yapan adamlığıdır.”
O söz, onun pusulası oldu.
Kalabalıkta yönünü kaybettiğinde,
oraya baktı.

Ve şunu gördü:
İyilik gürültü çıkarmaz.
Merhamet bağırmaz.
Ama bir gün,
en kalabalık meydanlardan bile daha güçlü konuşur.

Bu yüzden bu hikâye bir aşk hikâyesi değildir sadece.
Bu, bir toplumun kendi vicdanıyla yüzleşme hikâyesidir.
Bir çocuğun gözünden görülen kırık bir ülkenin,
yeniden ayağa kalkma ihtimalidir.

Çünkü insanlık hiçbir zaman kalabalıklarla kurtulmadı.
Hep birkaç yürekli insanla ayakta kaldı.

Ve sevgi
Bazen yalnızca iki insanı değil,
bir mahallenin dilini,
bir ülkenin kaderini,
bir çocuğun geleceğini değiştirir.

İşte bu yüzden yazıyorum.
Suskunluk çoğalmasın diye.
Çocuklar büyürken yük taşımasın diye.
Ve bir gün biri çıkıp da
“Biz neden başkayız?” diye sorduğunda,
cevapsız kalmasın diye…

Çünkü başka değiliz.
Sadece birbirimizi duymayı
çok geç öğrendik.


Peri Feride Özbilge
15.12.2025

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Kırık bir ülkenin Çocuk bakışı Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Kırık bir ülkenin Çocuk bakışı yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
KIRIK BİR ÜLKENİN ÇOCUK BAKIŞI yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
superbaba
superbaba, @superbaba
15.12.2025 13:11:12
Söyleyecek o kadar şey var ki...
Ama nedendir, söz çıkmıyor ağzımdan...
Üzülüyorum çocuklara...
Üzülüyorum hayvanlara...
Ve üzülüyorum, masum halkıma...

Saygılar Feride Hanım...
Mahire.ria
Mahire.ria, @mahire-ria
15.12.2025 12:54:48
Özellikle bu Gazze, Doğu Türkistan meseleleriyle en yakından alakadar olup kendi ülkesinde olan olaylara kulak tıkayanları sorumlu tutuyorum şairem..
Kaldı ki Gazze'de çocuklar parçalanıyorsa burada da benim gibi birçok genç kız, kız çocuğu, erkek çocuğu parçalanıyor. Artık erkek çocuklarımızı bile sokağa salamaz olduk olur da arkadaşları bir şey yapar, kendine bir şey yapar diye.
Ben bir genç kız olarak ne zaman bir arkadaşımdan eski sevgili meselesi duysam aklıma İkbal Uzuner, Ayşenur Halil geliyor 😔
Ya da otobüste ne zaman yalnız kalsam, otobüste ne zaman bir hemcinsim yalnız kalsa aklıma Özgecan Arslan geliyor 😔

Allah sizi inandırsın; geçen akşam yürüyüş yapıyordum, yürümeyi de çok severim. Kulağımda da kulaklık var bir yandan da müzik dinliyorum, adamın biri arabasıyla yanaştı bana şöyle seslendi bana "Hanımefendi" diye. Şöyle bir irkildim "Buyurun?" dedim. Adam bir 10 saniye durakladı gözleriyle süzdü beni, "Bir yere gideceksiniz bırakayım" dedi. Ben de sert bir ifadeyle "Hayır" dedim yönünü değiştirdim hızlıca. Benim de mizacım serttir, hemen anlaşılır ciddiyetim.
İnanın.. O adam diyelim ki iyi niyetli olsa bile (ki o saatte hiç tanımadığı bir genç kıza böyle bir teklifte bulunan biri için hiç sanmıyorum) Arabayı sürmeye devam etmeyip ısrar edecek diye ya da arabadan inip bana bir şey yapacak diye kalbim korkudan nasıl hızlı attı anlatamam.. Allah'tan hemen uzaklaştı.

Demem o ki devrimiz eski devirlerden özellikle çocuklar için çok daha karanlık çünkü insanlar artık duyarsızlaşmış durumda..

Allah yardımcımız olsun
yarın da tek parça bir nedenle çıkmak dileğiyle. Duyarlı yüreğiniz dert görmesin.
Muhabbet ile, sevgiler.
Orhan Gülaçar
Orhan Gülaçar, @egemavi
15.12.2025 10:54:21
Selamlar önemli bir konuya değinmişsiniz Ama buna ne paragraflar ne sayfalar ve şiirler yeter

2024 itibarıyla kayıtlı dikkat edin kayıtlı ,1 milyon 474 bin Çocuk işçi bulunuyor kayıt dışını sayarsak 3,5 milyon civarında ,kadın yönünden bakarsak 2012 _ 2024 yılları arasında 665.000 çocuk gelin olduğu söyleniyor , çocuk damat 700 civarında Bu rakamlar Çeşitli kaynaklarda yazıyor , ülkenin yüzde 55'i asgari ücret düzeyinde maaş alıyor Bu ailelerde büyüyen çocukların sağlıklı gıdaya ulaşması zihinsel gelişimlerini sağlayacak protein ihtiyacını karşılaması mümkün değil , milli birlik erozyona uğradıkça toplumdaki mozaik olma anlayışı bozuldukça en büyükten en ufak'a kadar sirayet etmeye başlıyor .
1977 yılında Ermeni bir asker arkadaşım vardı bazı sıkıntılardan ailemden uzunca zaman para gönderilmediğini hissettiğinden zor durumda olduğumu anladığında bana 200 lira cebine sokmuştu bunu borç vermiyorum işini gör Benim ailem varlıklı sıkıntı olmaz bana onlar yine para yollarlar kardeşim demişti .
Bu askerlik yapan 20 ay Mehmetçik olmuş vatandaşımızı Ermeni diye düşman gören zihniyetin içinde yaşıyoruz ,biz ihanet olmadığı sürece her insanı kardeşimiz vatandaşımız olarak görüyoruz biliyoruz öte yandan aynı şey Kürt kardeşlerimiz için yapılıyor Kürt Türk ayrımı bir insanlık görüşü olamaz kaldı ki terörün yaratıldığı yıllardan beri Şehit asker sayısına baktığımızda dörtte biri Kürt kardeşlerimizdir .
Yani bu konular yazmakla filan bitmiyor ama çok güzel bir konuya değinmişsin yüreğine sağlık Şiir Perisi

Selam ve sevgiyle...
hakanli
hakanli, @hakanli1
15.12.2025 01:20:24
ADALET tek dünyanın sorunu. tüm dünya güçler eşitsizliğini görüp Çocukların gülümsemesi için hattantüm canlılığın düzenini korursa o zaman viçdanlar üşümez o an gözler gülümser ne umut nede iyi düşünceler yardım etti.

her yıl milyon insan dünya kıtasında yer değiştirdi çoğu savaş ve iklim sorumı diğe saçma bir ergümanla yayıldı göçmen tiçareti. Eskiden köle idi bazı insanlık adına yapıldı şimdi ise paranın kölesi. Çocukluk yaşlarında ağır işlerde üç kuruşa temah edildi.

Çocuk ve yaşı küçük bireyler beslenemiyor açlık kıtlık adı altında. Düzen çıkarcı olunca ölen yine insamlık ve adalet.

Düzen ruhlarını şeytana satmış sözüm ona dünya zenginleri. Onlar asıl fakir insanlıktan. Ve zülüm onlarada öğretecek Çocuk yaşarsa iyilik büyür çünkü o ellerinden öptüğüm Çoçuklar yalan söylemez.

İçimizdeki Çocukluk ölmesin. insanlık temiz kalır eminim. 😔

hakanli tarafından 15.12.2025 03:17:03 zamanında düzenlenmiştir.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL