4
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
1902
Okunma
1983 Güzü
Kış, usul usul şehre sokulurken güneş bir görünüp bir kayboluyordu. Ama benim içimde çoktan hüküm sürmüştü ayaz. Rüzgâr, güz yapraklarını ılgım ılgım savururken, ben de içimde bir yerlere tutunmaya çalışıyordum. Kurumuş dallar gibi kırılgandım. Bir zamanlar tomurcuklanacağını sandığım hayallerim, kökünden sökülmüştü.
O yürek yangınının içinden nasıl çıktığımı hâlâ bilmiyorum. Umut ederek vardığımız o şehirde, hayatımıza musallat olanların merhametsiz iç yüzlerini gördüğümüzde, bahar sandığımız dalların altında, keskin bir bıçak gizlendiğini fark ettik. Bizi kandıran sadece insanlar mıydı, yoksa kendi inanma isteğimiz miydi?
Önce sıcak eller sandık, sonra öğrendik ki her sıcaklık, şefkatten gelmiyor. Kimi ateş gibi yakıyor, kimi zehir gibi sızıyor. İkiyüzlülük, vefa bilmezlik, kirli hesaplar… Bunları o yaşımda öğrenmemeliydim. Ama hayat, bazılarına masallarla başlarken, bazılarının alnına erken kırışıklıklar çiziyor.
Ve sonra o kara gün…
Ölüm, kumsaldaki ayak izlerini siler gibi, babamı da bizden aldı. O gün, çocukluğumun sonuydu. Bir yanım o toprakla örtüldü, bir yanım hep eksik kaldı. Yetim bir çocuğun gözlerinden akmayan yaş, en ağır kederdir. Çünkü ne kadar ağlasa da o boşluk dolmaz, ne kadar bağırsan da sesi yankılanmaz.
Yıllar geçti. Acılar tenimde nakış oldu. Hayat, benden çaldığını sandığı her şeyi, başka bir surette geri verdi. Ayakta durduk. Küçüldükçe büyüdük. Suskunlaştıkça güçlendik. Küllerimizden yeniden doğduk.
Zaman, acıyı dindirmedi ama ona alışmayı öğretti. Başlangıçta, bir türlü kapanmayan bir yara gibi sızladı her hatıra. Babamın sesi, evin içinde yankılanmayan bir sessizliğe dönüştü. Onun yerine, bize reva görülen haksızlıkların, içimize sinmiş sessiz çığlıkları kaldı. Yıllarca, o eksikliğin gölgesinde yürüdüm.
Ama hayat, eksikleri doldurmaz belki, ama insana kendi tamamlanma yolunu gösterir.
Biz eksildikçe büyüdük. Bizi yıkmak isteyenler, kendi çukurlarında kayboldu. Bizi yok sayanlar, kendilerini bile unutuldu. Ne kadar derin yaralar açmış olurlarsa olsunlar, hiçbirinin izi, bizim onurumuzdan büyük değildi.
Ve bir gün fark ettim…
Acı, insana iki şey öğretiyor: Ya kendini yok edeceksin ya da yeniden yaratacaksın. Biz, küllerimizden yeni bir hayat inşa ettik. Kimsenin bahşetmediği bir güçle, kimsenin öğretemediği bir sabırla.
Ve en büyük ders şuydu: Hayat bazen seni en karanlık sulara atar, boğulacağını sanırsın. Ama eğer içine nefes çekmeyi öğrenirsen, suyun üzerinde yürümeyi bile başarabilirsin.
Ve işte en büyük ders: Hayat, sana ne yaparsa yapsın, sen hâlâ onun karşısında dimdik durabiliyorsan, kazandın demektir.
Peri Feride ÖZBİLGE
1 Kasım/9 Kasım / 1983 anısına...
Ben Kasımpatları açarken ,kaybettim babamı...
5.0
100% (1)