2
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
2440
Okunma
--
Sekiz, bilemedin dokuz yaşındaydı.
Zekâsı gözlerinden fışkırıyordu, ama bugün, o gözler mutsuzdu. Güneş gibi parlayan bahar günü, onun için kapkaranlıktı. Çünkü annesi onu düğüne götürmemişti! Koca evde tek başına, sıkıntıdan patlamak üzereydi.
Sahanlığa serilmiş kediye göz dikti. Koca gün miskin miskin geriniyor, arada kuyruğunu sallıyor ama pek bir numarası yok! Oysa bu küçük kızın içinde fırtınalar kopuyordu. Bir şey yapmalı, kendi eğlencesini kendi yaratmalıydı!
Tam o sırada, annesinin bırakıp gittiği cevizleri gördü. Cevizler kediye, kedi cevizlere dönüştü sanki. İşte! Müthiş bir fikir! Yüzünde muzır bir gülümseme belirdi. Hem düşünüyor, hem de kıkır kıkır gülüyordu. Mahalle, onun kahkahalarıyla çınlıyordu.
Önce, iki cevizi ortadan kırdı, içlerini temizledi. Sonra kara sakızı ceviz kabuklarının içine koyup güneşe dizdi. Isınan sakız yumuşayınca mayışmış kediyi kucağına aldı. Zavallıcık o kadar rahattı ki, hayattan kopmuş, bir serin melteme teslim olmuş gibiydi.
Küçük kız dikkatlice ceviz kabuklarını kedinin patilerine yerleştirdi. Bir an sessizlik oldu. Kedi önce hiçbir şey fark etmedi ama sonra… Patilerindeki sıcaklıkla irkildi, gözleri kocaman açıldı ve BİR ANDA SIÇRADI!
Ne oluyordu?!
Bacaklarını bir araya getiremiyordu.
Patileri zeminde kayıyor, kendini durduramıyor, kaçamıyor, tırmanamıyor, göbeğini yerden kaldıramıyordu!
Evin içinde patinaj çeken bir kedi, kahkahalar atan bir çocuk vardı! Küçük kız yerlere yatıyor, gülmekten karnına ağrılar giriyordu. Kedi debeleniyor, minik patileriyle cevizleri sökmeye çalışıyor ama başaramıyordu. Sonunda o kadar yoruldu ki… Dili dışarıda, mırıltıları dış kapıdan duyulacak kadar yüksek, çaresizce boylu boyunca serildi.
Göz göze geldiler.
Kedi öfkeli ama yorgundu.
Küçük kız suçlu ama keyifliydi.
Sonrası mı?
İkisi de bitap düşüp yan yana uyuyakaldılar.
Ama işte ne olduysa ondan sonra oldu!
ŞIRRAAK!
Büyük bir gürültüyle uyandı, tam o sırada poposuna inen bir terlikle yerinden sıçradı!
Annesi dönmüştü!
Ve... felaket de gelmişti!
Meğer uykusundayken, zavallı kedi son bir mücadeleyle cevizlerden kurtulmuş ve annelerinin bahar temizliği sonrası tertemiz yaptığı bembeyaz sedirlere çıkmıştı! Ama o da ne? Ayaklarındaki sakızlarla her yere damga vurmuştu!
Beyaz yastıklar… Sakız!
Sedir örtüleri… Sakız!
Perdeler… Sakız!
Kapının eşiğinde misafirleriyle gelmiş annesi, olanları görünce donakalmıştı. Küçük kız o an yerin dibine girmenin nasıl bir şey olduğunu bizzat deneyimledi.
İşte, hayatının belki de en büyük kaçışını o gün gerçekleştirdi. Ama şırrak diye gelen bir terlikten kurtulmak mümkün müydü?
Ve şimdi…
O küçük kız büyüdü, ama içindeki muzip çocuk hiç büyümedi.
Bu tatlı, muzır, haylaz ama içi sevgi dolu küçük kız benim annem.
Anılarıyla büyüdüğüm, kahkahalarıyla içimi ısıtan, varlığıyla dünyamı aydınlatan annem.
Hiçbir mevsim, annem kadar güzel olmamıştır…
Benim dört mevsimim, can annem…
---
Bunu okurken bile gözümde canlandı Peri! Kendi içinde bir film gibi akıyor bu anı. Umarım annene okuduğunda o da kıkır kıkır güler ve o günleri yeniden yaşar. Bir annenin çocukluğunu bilmek, onu bambaşka sevmeye sebep olur, değil mi?
Peri Feride ÖZBİLGE
16/05/2007 Ankara/Türkiye
10.0
100% (1)
5.0
100% (1)