Sükutumdan dolayı kendimden başka kimse kabahatli değildir. en büyük düşmanım ben idim. napoleon
ŞuLeCannn
ŞuLeCannn
VİP ÜYE

Zincir

Yorum

Zincir

( 14 kişi )

11

Yorum

46

Beğeni

5,0

Puan

519

Okunma

Okuduğunuz yazı 15.10.2025 tarihinde günün yazısı olarak seçilmiştir.
Zincir

Zincir


Çiçeğe yaprak güzeli adını verirken kendimiz için de insan güzeli demeyi ihmal etmedik ama bunu en çok fiziksel güzellik üzerinden değerlendirmeyi önceledik. İnsan güzeli olmak için doktor odalarının önünde büyük kuyruklar oluşalı yıllar oluyor. Artık fiziksel güzelliğin, gençleşmenin, tek tipleşmenin formüllerini hepimiz ezberledik tamam kabul. Diyeceksiniz ki bakımsız insanın yeni dünyada yeri yok. Belki kendinizce haklısınız. Ben de bu güzelleştirme ekonomisinin içinde en az sizler kadar bakımlı olmanın sınavını veriyorum amenna...

Bugün beynimizdeki güzellik algısını yakıp yıkan o babayı konuşup yazalım istiyorum kalemim titreye titreye. Ölen yavrularının yüzünü tuzlu suyla temizleyen babayı. Ölümü tuzlu suyla yıkayan o güzel babayı...Savaşın tozları tuzlu suyla gider mi? "Ve savaşın bebekleri bir kargo gibi ötelere iade edildikten sonra yüreğimizdeki sancı diner mi? İçimize huzur dolar mı eskisi gibi?"

Birileri kalksın ve daha bakımlı, özel, daha geniş topraklarda yaşamak için kendisi gibi düşünmeyen herkesi suçlu ilan etsin ve terör maskesi altında bebek katliamı yapsın. Var mı böyle bir dünya? Evet tam da böyle bir dünyanın içindeyiz. Medeniyetin gelen yıllarla ilgili olmadığını geçen yıllardan acı bir şekilde tecrübe ederek iyice biliyoruz artık. Yusuflar kuyuda diye hepimiz üzüldük herkes yazgısında bir Yusuf’ tu zira. Ama o Yusuflar kuyulardan, zindanlardan kurtulunca başkalarına kuyu olmayı seçtiler. Yetinmeyi bilmeyenlerin coğrafyasında kuyu olduklarını unutup insanlığa, kendilerini patlattılar aslında. Kötü duygularla örülmüşlüğün adıydı artık kuyu.

Geçmişten gelen intikamların, kinlerin, öfkelerin, enli boylu hesapların büyütüldüğü yerdi. İnsanlık bilerek ve isteyerek kendisine kuyu kazar mı? Kazıyormuş demek ki. Görünürde insanın ama hakikatte insanlığın bombalandığı günlerden geçiyoruz. İnsanlığın tarafı olamazdı. Acının rengi tadı her yerde herkeste aynıydı. Adı, dini, ırkı, ülkesi ne olursa olsun zulme uğramışsa bir insan ve içimiz yanmıyorsa, gözlerimiz yaşarmıyorsa bu bir insanlık zaafıdır.

Sap döner keser döner, gün gelir hesap döneri beklemeden zincirlerimizi kırmamız gerekiyor. Gelen yılların geçmiş yıllardan farklı olduğunu gösteremiyorsak yazgımızı karanlık ve kaos belirleyecek yine. Kaybedecek hiçbir şeyi olmayanların her şeyi olmak vakti şimdi. İnsanlığın dökülüp sağlam olanların, dik duranların, düştüğü yerden tekrar kalkıp hayata sarıldığı yer burası. Burası Dünya. Bombaların altında şehadete susamakla, televizyon başında senaryo uyarlama arasında incecik bir çizgi. Biz onlara acıyarak bakarken insanlık da bize acıyor belki çok çok uzaklarda bir yerlerden. Ben bu akşam istiyorum ki insanlığımızı çağıralım, konuşalım, ağlaşalım ama kaçmayalım acıtan soru ve cevaplardan.

Bu gecenin soruları benden olsun o zaman.

Ölümü tuzlu suyla yıkamak nedir ve savaşın tozu gider mi tuzlu suyla silmekle?

Hızla yağan kar temizler mi dünyadan taşan kin, öfke ve intikam duygularını?

İçinde kan kelimesi geçmeyen göller nelerdir?

Karlı savaşlar mı, kanlı savaşlar mı doğrusu?

Kara kan dökersek kanlı pekmez olur mu?

Toprakların çoğalması ve bakımlı olması için hangi maskeler kullanılmalı?

Arkadaşının yüreğine bakmak, kopya verip almak yasaktır. Her cevap sahibinin vicdanında puanlanacaktır.

ŞuLeCan

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (14)

5.0

100% (14)

Zincir Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Zincir yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Zincir yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Sabitlendi
Aren-
Aren-, @aren-
15.10.2025 15:29:43
5 puan verdi
“Bu gecenin soruları benden olsun o zaman.
1-Ölümü tuzlu suyla yıkamak nedir ve savaşın tozu gider mi tuzlu suyla silmekle?
2-Hızla yağan kar temizler mi dünyadan taşan kin, öfke ve intikam duygularını?
3-İçinde kan kelimesi geçmeyen göller nelerdir?
4-Karlı savaşlar mı, kanlı savaşlar mı doğrusu?
5-Kara kan dökersek kanlı pekmez olur mu?
6-Toprakların çoğalması ve bakımlı olması için hangi maskeler kullanılmalı?

Arkadaşının yüreğine bakmak, kopya verip almak yasaktır. Her cevap sahibinin vicdanında puanlanacaktır.”

Suyundan mı, huyundan mı, dağından mı, denizinden mi bilinmez… Biz Karadeniz insanı sorulan soruya cevap vermeyi sevmeyiz nedense. Soruya soruyla karşılık verir karşı tarafı düşündürmeyi seçeriz. Bu yüzden olsa gerek kendi cevaplarıma dahi soruyla karşılık vermem. İç monolog da olsa, diyalog da olsa iç çözümlemeyi önce kendimle yapmaya çalışırım acizane. Belki kötülük ediyorum kendime. Hırpalandıkça tat alıyor sorguyu daha derinlere sürüklerken mümkün mertebe acımasız da olabiliyorum.

Başlık “Zincir”, görselin ise benim nazarımda adı yok!.. O görsele hangi ad konulur da manası anlamına oturur? Ben bulamadım. O görseli haberlerde gördüğümde o babanın ağrılar arasından vakar inanışına ne çok imrendim. Çok şeyden utandım! İnsanlığımdan, babalığımdan, yaşadığım gereksiz günlerden ve yaşanacak gelecekten. “Rim” resmi yaşatan bir şarkı:
https://www.youtube.com/watch?v=_LjQzhZ0IiA

İzlemişsinizdir izlemeyenler için bu paylaşım aslında. Ama… ah ki ah şu amadan ne kadar nefret ediyorum!.. Mazeretlerin önüne gelir de çok önemliymiş ve en geçerli sebepmiş gibi lanse edilir. Maskelerin ardından konuşmak ne kolay samimice çıplak yüzle gözlere bakarak itiraf ne kadar zor. İnsan önce kendine itiraf etmeli: Ama yok, lakin yok, fakat yok… “Ben kendi adıma gereğini yaptım mı?” Hayır, yapmadım, yapmadık. Onlar naylon altında yağmurdan, soğuktan korunmak için delinen naylonlara naylonla yama yaparken biz, sobalı evlerden şikayet ettik. Onlar açlıktan can çekişirken biz bulguru beğenmedik. Onlar ölürken biz dizilerle, şarkılarla nefsimizi eğlendirdik! Eve kapanmayı dert edindik, Kapadokya’da balon gezisi yapamadığımızdan, Pamukkale’ye gidememekten yakındık… Oysa onlar birkaç karelik alana sıkınmış mahkumiyette ve eziyetin zirvesinde olsalar da inancın verdiği kudretle hepimize ders vermekteler… Biz kendimize ne sorarsak soralım cevaplar maskeli, sonuçlar ama’lı oldukça anlamlar anlamsız, fiiller kapsamsız…

Benim yüzümdeki maske düşmeden bu sorulara cevap veremem. Vicdanımdan yükselen sadece bir soru var: Kaçta kaçımız maskesiz?

Selam ve saygılarımla. Yazı yerli yerinde… Ben sadece anlamaya çalışan alelade bir kul. Allah affetsin ne diyeyim başka…
Rû //
Rû //, @r --
16.10.2025 23:22:57
Şulecim duyarlı yüreğine sağlık.

sevgilerimle
Süphan
Süphan , @suphan
16.10.2025 23:20:29
Uzun uzun yorum yazamama özürlüyüm Şule kardeşim
Güne yakışan yazını ve seçkin kalemini tebrik ederim

Selamlar
ŞuLeCannn
ŞuLeCannn, @sulecannn
16.10.2025 21:09:52
5 puan verdi
Edebiyat Defteri Yönetimine ve siz değerli büyüklerim, arkadaşlarım, kalemdaşlarıma sonsuz teşekkürler. İyi ki varsınız. Filistin olaylarında bu dedenin her haberini takip etmiş ve çok etkilenmiştim. Kendi adıma sesimi gür çıkarmamda örnek aldığım ilk insan Ayçin Kantoğlu'nun konuşması olmuştur o dönemde. Çok samimi, gür ve cesur bir konuşmadır benim için. Sonra bizzat şehrime geldiğinde aidiyet hissimi perçinlemiş ve aynı paydada buluşmanın sevincini, dert ortaklığı hissini yaşatmıştır güzel düşünceleriyle. Konuşma linkini bırakıyorum aşağıya. Güzel geceler 🥰🌾🥀🌃🌛

https://youtube.com/watch?v=fsihuKLsNqg?si=lPNGQvGzUjY38hQL
Etkili Yorum
Gule
Gule, @gule
16.10.2025 18:31:33
Cesare Pavese demişti ki:
“Savaş bir gün biterse kendimize şunu sormalıyız: Peki ya ölüleri ne yapacağız? Neden öldüler? İnsanları öldüren kader, onları görebilmemiz ve gözlerimizi bu cesetlerle doldurabilmemiz için bizi de sorumlu kılıyor. Her ceset sen, ben ya da biz olabiliriz. Arada hiç bir fark yok. Eğer yaşıyorsak, bunu bir başkasının kirletilmiş cesedine borçluyuz. Bu nedenle her savaş bir iç savaştır. Her şehit, yaşayan canlıya benzer ve ondan ölümün hesabını sorar.”

Savaşların politik, sömürü düzeninin ve kanı bozukların; krallıklarını ve soyunu sopunu sürdürebilmeleri için insanlara, canlılara ve bütün tabiata, hiç acımadan, gözlerinin yaşına bile bakmadan, her yere zulüm yağdırıp, her yeri yağmaladıklarını, taş üstünde taş bırakmayıp talan ettiklerini, vahşice katlettiklerini ve bunları artık açık açık alenen hiç utanmadan, sakınmadan yaptıklarını biliyoruz. Ne acıdır ki bilmek de artık fayda etmiyor, üzülmek de, acımak da, ağlamak da...Hiçbir şey fayda etmiyor! Hiçbir şey değişmiyor! Kansız yine kansız, vicdansız yine vicdansız, zalim yine zalim, insan yine ya ölü ya diri onların elinde ya bir piyon ya da kurban...

Bu acılı döngü senelerdir değişmiyor. Senelerdir kanla sulanıyor bu topraklar. Bu kirli politika ve bu kanlı tarih o kadar çok senaryo yazdı çizdi ki; insanlar insanlığını unuttu, merhametini yitirdi, köreldi vicdanlar artık...

Boş kütük gibiyiz artık, boş boş seyrediyoruz olup biteni...hissediyor muyuz peki, ne kadarlık bir algıyla? Bi savaş sahnesi çıkınca, çocukların bedeni parçalanınca kanal değiştirmiyor muyuz? Televizyonu kapatmıyor muyuz? Rahatsız olmuyor muyuz hiç, boğazımızdan bir lokma geçince?

Biz ekranı kapatınca, bütün hesabı da kestik, kapattık sanıyoruz, dünyayla olan bağımız da işte bu kadar, bu dehşet verici görüntüler kadar kısa sürüyor. İki üç gün kafana takarsın, hadi bilemedin iki üç hafta...Huzursuz olursun belki uykuların kaçar, kaygı ve endişelerinle kıvranır durursun birkaç gün ya da üzüntüyle sıranın sana geleceği günü hayal edip içlenirsin ama kılını kıpırdatmazsın, konfor alanını terk etmezsin, başını gömdüğün o kumdan çıkarmazsın. Ölgünlüğünün, yılgınlığının, yorgunluğunun, tükenmişliğinin, hayat mücadelesinin, yok bilmem bunun şunun neyin arkasına sığınıp, oturduğun yerden rahat rahat "aman be! şurda kalmış kim bilir birkaç yıllık ömrüm, hiç değilse bugünlerimin keyfini çıkarim!" dersin. Dersin yani, deriz bu böyledir.

Dünya da, insanlık da artık dibine kadar batmış-batıyor, bir uçuruma yuvarlanmış gitmiş gidiyor. Batmışız yani anlatabiliyor muyum? Biz günümüzü kurtarmak için kıçımızı devirip debeleniyor, kafamızdaki sisleri dağıtmak ve vicdanımızı susturmak için de birkaç satır yazdıktan sonra da kahramanmışız gibi, sanki bu dünyayı bu bataklıktan ve o insanları da kurtarmışız gibi gerinip gerinip rahatlıyoruz. Bizim olayımız beş aşağı beş yukarı bu! Acı ama gerçeğimiz bu!..

Ama bu demek değil ki; kaderimize razı olacağız! Bu demek değil ki üç maymunu oynayacağız! Bu demek değil ki kurban rolüne bürünüp sıranın bize gelmesini bekleyeceğiz!

Biz yine vicdanımızı köreltmeden, merhametimizi ve insanlığımızı daha yitirmeden, nerde bir savaş varsa, nerde kan dökülüyorsa, nerde zulüm işkence, nerde acılı bir yürek varsa; kardeşçesine seslerini sesimize, acılı yüreklerini yüreğimize katıp herkese ağıtlarını duyuracak, meydanlarda haykıracak ve barış sloganlarımızla savaşın karşısında hep duracağız!..

Tebrikler Şule, duyarlı yüreğinden öperim.



Tevfik Tekmen
Tevfik Tekmen, @tevfiktekmen
16.10.2025 17:52:15
evet, insanlığı çağıralım artık yanımıza. gelsin. bu kadar insansızlık yeter! çok beğendim yazan güzel yüreği. sevgilerimle...
Etkili Yorum
Jüli d.
Jüli d., @efemera
16.10.2025 17:11:27
Keşke haklı olmasan.
Keşke bu yazı insanlığın içinde bulunduğu ve fehmedemediği durumu bu kadar iyi anlatmasa.

Yazarlar ve şairler bu durumda maalesef duygusallık yapamaz, yazar.

Selam
İbrahim Kurt
İbrahim Kurt, @ibrahimkurt
16.10.2025 14:24:08
5 puan verdi
insanlıktan daha güzel değer yoktur kutluyorum
Etkili Yorum
andelip
andelip, @andelip
16.10.2025 09:18:13
Bazı anlar bazı zamanlar var ki İnsan insanlığından utanır hale geliyor...
utanmak da büyük bir Paye aslında....
ruhu duymayan kalbi burkulmayan
Taş gibi katılaşmış nadanlar da mevcut maalesef..
Hak böyle iken biz kendimizi cennete gireceğimizi mi zannediyoruz..
Rabbim bizleri affetsin...
sair osman dastan
sair osman dastan, @sairosmandastan
15.10.2025 22:12:57
5 puan verdi
Güzel yürekli dost yazıp bizlerle paylaştığınız içten gelen sesinizi,
Büyük bir beğeni ile ve zevk alarak okudum,
Kaleminiz kavi ilhamınız daim olması temennisi ile,
En kalbi duygularımla sizi ve kaleminizi sellamlıyor esenlikler diliyorum.
hüseyin saban
hüseyin saban, @huseyinsaban1
15.10.2025 19:39:33
5 puan verdi
Şairem imrenerek ve beğenerek okudum yüreğinize sağlık kaleminiz kavi olsun, sağlıcakla
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL