Sevmek birbirine değil, birlikte aynı noktaya bakmaktır. exupery
Hüzünlü peri
Hüzünlü peri

KIRIK ZAMANLAR...

Yorum

KIRIK ZAMANLAR...

13

Yorum

33

Beğeni

0,0

Puan

1109

Okunma

KIRIK ZAMANLAR...

KIRIK ZAMANLAR...

Biz çocukken dünya daha yuvarlaktı.
Televizyonun içindeki adamlar hiç gülmez, hiç küfür etmez, hiç kavga etmez sanırdık.
Sanatçılar sahne ışığından çıkınca da o ağır duruşlarıyla eve döner sanırdık;
koro sanatçıları, haber spikerleri, çizgi film kahramanları…
hepsi hayatın dışında bir gölge, bir karton figür gibiydi.
Biz çocukken insanlara baktığımızda, onların içini saf bir su gibi görürdük.
Ne aldatma vardı, ne yalan.
Meğer sandığımız her şey, bilmediklerimizden yapılmış bir kale imiş.

Sonra düşler gerçeğe, gerçek zorunluluğa, zorunluluk kayıplara devrildi.
Matematik problemlerinden çok daha karmaşıkmış yarınların hesabı.
Bir gün içinde burjuva olup akşamına devrimci kalabilmek,
mucizenin sadece yarısıymış.
Aşkı anlatmıyorum bile; “Yaşın kaç?” dediler, “Ne anlarsın?” dediler;
oysa gönül yaşa bakmazdı, korkuyu bilmezdi.
Bizi en korkunç tünellere sürükler,
sonra paldır küldür birinin yüzüne, yüreğine, ruhuna yıkardı.

Biz sevmeyi yarım yamalak öğrenirken,
her köşe başının bir teyzesi, bir amcası vardı.
Sesimizin volümünü kısarak oyun oynardık,
ama bizim sesimizin on katı bir çınarla yankılanırdı apartman merdivenlerinde.
Korkuyla saklanırdık ama o tatlı çınarlar
bizim gizli oyunlarımızın arka fon müziğiydi aslında.

Mazlum deliler vardı sokaklarımızda;
her biri farklı kafadan, her biri başka bir masal yaratığı gibi.
Biri tam yol ortasında secdeye kapanır, sebebi bilinmezdi;
biri bas bas bağırarak siyaset konuşurdu,
televizyona çıksa tüm bakanlardan daha doğru konuşurdu ama program sonunda tutuklanırdı.
Biri vardı ki, arkasına geçtiği insanlara vuvvv yapardı,
erkek kadın fark etmezdi;
en tuhafı, en korkulanıydı.
Şimdi onların yerinde aynı ceketten çıkmış,
akıllı geçinen şarlatan alkışçıları var.
Delilerimizi bile kaybettik.

Şehir değişti, ülke değişti, dünya değişti.
Emperyalizm büyüdükçe vicdan küçüldü.
Teknoloji yetmezdi eskiden,
bir yere ulaşmak zordu;
ama o yolculuklar, o kısıtlı imkanlar
değerleri bir düş bahçesine çevirirdi.
Şimdi her doğan gün düşlerimizi biraz daha yontuyor.
Ellerimizde birer yongası kaldı o bahçenin;
kırık dökük hatıralar,
kırık dökük biz.

Ama hâlâ umut var.
Umut etmenin haklı gururu,
bir çocuğun elinde uçurtma gibi
rüzgâra karşı asılı duruyor.
Belki yağmur altında sevişmek üşütür;
ama yağmurda yürümek,
bir şehrin nemli taşlarında
kendine ait bir iz bırakmak hâlâ mucize.

Bizim geçmişimiz “karışık” değil aslında;
bizim geçmişimiz bir sofraydı:
ekmeğin yarısı komşunun tabağındaydı,
oyuncağın yarısı mahallenin diğer çocuğundaydı,
gülüşün yarısı teyzenin balkonundaydı.
Şimdi her şey tam,
ama biz yarım kaldık.

Ve belki de bu yüzden hâlâ yazıyoruz.
Bir masal yaratığının dişlerinden kurtulmuş
bir çocuk gibi yazıyoruz.
Bir politikacının gülüşüne bakarak
eksik kalan bir şarkıyı tamamlamaya çalışır gibi.
Çünkü ne olursa olsun,
bir kentin, bir ülkenin, bir dünyanın
en güzel yerinde hâlâ çocuk sesleri var,
hâlâ bir masalın içinden bize sesleniyor.

Ve biz, umut etmenin haklı gururuyla,
yine de var olmaya devam ediyoruz.
Eksik, kırık, yaralı ama inadına çocuk, inadına düş kurarak.


Peri Feride ÖZBİLGE
27.09.2025

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Kırık zamanlar... Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Kırık zamanlar... yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
KIRIK ZAMANLAR... yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Sabitlendi
Entellektüel-41
Entellektüel-41, @entellektuel-41
27.9.2025 13:54:26
Değerli Feride Hanım,

Çocukluğumuz saf duru ve beyaz bir sayfaydı...

Öğrenilenlerle yapılanlar gerçek benliğimizdi...

Dobraydı...hayatın ta kendisiydi...

Açgözlü...bencil...kıskanç...hazırcı...yalancı... talancı değildik...

Robotlarımız yapay zekamız yoktu....

Vefamız...hoş görümüz...sevgimiz daha çoktu.
"Ben" değildik..."biz"dik...Naturel dobra ve temizdik...

Seksek... beştaş oynardık...Arkadaş kadri bilir yaşlılara yardım ederdik...

Annelerimizin sıcacık çorbalarını ikram etmek için Pembe Teyzelerin evine giderdik...

Hamburger bilmez..
Yemeği çöpe dökmezdik...
Dedikodu bilmez...saygıda kusur etmezdik...

Öğretmenimizi çok sever sayar...annemizle dövmeye gitmezdik...

Toplu taşıma yoktu... Özveri çoktu...Yaşlıları karşıya geçirirdik...

Hastaya yer vermemek için uyuma taklidi yapmazdık...Kuyruklara kaynak olmaz...adaletten sapmazdık...

Acılarımız sevinçlerimiz birdi...Şimdi araya bencillik...vurdumduymazlık... fitne fesat girdi..

O yüzden hala o çocuk içimizde...Hayatımızda...keşkelerimizde...

Fakat artık yok;
evimizde...
ömrümüzde...

Değerli şairim satırlarınıza tercüman olmak istedim. İsabetli...kıymetli ve çok önemli bir konu...Çok çok tebrik ediyorum..

Ve bu nadide söylemlerden bir kaç inci mercan seçiyorum izninizle..

"...adamlar hiç gülmez, hiç küfür etmez, hiç kavga etmez sanırdık..."

"....Biz çocukken insanlara baktığımızda, onların içini saf bir su gibi görürdük.
Ne aldatma vardı, ne yalan..."

"....Biz sevmeyi yarım yamalak öğrenirken,
her köşe başının bir teyzesi, bir amcası vardı..."

"...Şimdi onların yerinde aynı ceketten çıkmış,
akıllı geçinen şarlatan alkışçıları var.
Delilerimizi bile kaybettik..."

"...Şehir değişti, ülke değişti, dünya değişti...
."....vicdan küçüldü...."

"....Şimdi her doğan gün düşlerimizi biraz daha yontuyor.
Ellerimizde birer yongası kaldı o bahçenin;
kırık dökük hatıralar,
kırık dökük biz...."
……........
"...Ama hâlâ umut var.
Umut etmenin haklı gururu,
bir çocuğun elinde uçurtma gibi
rüzgâra karşı asılı duruyor..."

"…..bizim geçmişimiz bir sofraydı:
ekmeğin yarısı komşunun tabağındaydı,
oyuncağın yarısı mahallenin diğer çocuğundaydı,
gülüşün yarısı teyzenin balkonundaydı...."
...........
"....Şimdi her şey tam,
ama biz yarım kaldık...."

.........

"....Ve biz, umut etmenin haklı gururuyla,
yine de var olmaya devam ediyoruz.
Eksik, kırık, yaralı ama inadına çocuk, inadına düş kurarak...."

İnadına dürüstlüğü...sevgiyi...huzuru yeniden tesis etmek için...
Ötelemeden...yılmadan..."ne olursan ol. yine gel" diyerek....

Değerli Feride hanım bu veciz..buram buram nostalji kokan yaptınız için gönülden kutluyorum...
Hayata sanata umuda kattığınız güzellikler için; var olun...hep mutlu olun...

Başarı ve güzelliklere giden yolunuz hep aydınlık olsun...

Sağlıcakla...
Etkili Yorum
Celil ÇINKIR
Celil ÇINKIR, @celilcinkir
3.10.2025 13:10:10
Saygıdeğer Peri Feride ÖZBİLGE hanım merhaba. Bizlerle paylaştığınız bu metin, çocukluk saflığıyla bugünün yaralı gerçekliği arasındaki derin karşıtlığı çok güçlü imgelerle aktarıyor. “Biz çocukken dünya daha yuvarlaktı” cümlesi, hem masum bir bakış açısının hem de bugünkü kayıpların özetini yapıyor. Çocuklukta televizyonun içindeki figürlerin kavgasız, yalansız sanılması, insanlara saf bir su gibi bakılması, aslında kaybolan güvenin ve vicdanın altını çiziyor.

Metnin ilerleyen bölümlerinde bu masumiyetin nasıl çalındığı, “delilerimizi bile kaybettik” ifadesiyle çok etkileyici biçimde resmediliyor. Bir zamanlar sokakların renkleri olan, kendi tuhaflığı içinde masumiyet barındıran insanlar gitmiş; yerlerine yapmacık, aynı kalıptan çıkmış, çıkar peşinde koşan sahte figürler gelmiş. Bu karşılaştırma, toplumsal belleği sarsıcı bir şekilde yansıtıyor.

Ama yazı yalnızca kaybın ağıdı değil. İçinde umut da var. “Bir çocuğun elinde uçurtma gibi” ifadesi, geçmişten bugüne taşınan direncin sembolü. Yazar, düşlerin ve masumiyetin parçalanmış olmasına rağmen hâlâ bir iz, hâlâ bir direnç noktası bulunduğunu vurguluyor. Çocukluğun sofralarında paylaşılan ekmek, oyuncağın yarısı, gülüşün yarısı; bunlar bugün eksik olsa bile hafızada direnen değerler olarak kalıyor.

Metnin gücü, bireysel hatıraları toplumsal bir tanıklığa dönüştürmesinde. Çocukluğun naifliğiyle bugünün ağır gerçeklerini karşı karşıya getirirken, okuyucuya kendi geçmişini düşündürüyor. Finalde ise “eksik, kırık, yaralı ama inadına çocuk, inadına düş kurarak” sözleri bir manifesto gibi yükseliyor. Bu satırlar, bütün kırıklıklara rağmen umudun nasıl hâlâ ayakta kaldığını hatırlatıyor.

Sonuçta bu yazı, kaybolmuş değerlerin yasını tutarken aynı anda dirençli bir umut çağrısına dönüşüyor. Hem duygusal hem de poetik gücüyle, insanı kendi çocukluğuna ve bugünkü yaralarına baktırıyor; ama en önemlisi, yazmayı ve düş kurmayı hâlâ bir varoluş sebebi olarak ortaya koyuyor.

Vesselam.

Ser Feyzlizof Delibal Hazretleri namı diğer Celil ÇINKIR

Nurefşan.
Nurefşan., @nurefsan-
30.9.2025 15:50:34
Çocukluğun saf ve masum dünyasından başlayıp zamanla hayatın zorlukları kayıpları ve gerçekleriyle yüzleşen bir büyüme hikayesi.
İçten ve samimi bir dille yaşanan değişimlerin insan ruhunda yarattığı kırıklıkları ama aynı zamanda umudu ve direnç duygusunu çok güzel anlatıyor. Özellikle “yarım kalan” çocukluk ve “yarım kalan” düşler günümüzün karmaşık dünyasında bile umut ve direnişin varlığını vurguluyor. Yazın nostaljik ama aynı zamanda cesaret verici geçmişin sıcaklığını kaybetsek de içimizde hala o masumiyetin ve düş kurmanın canlı olduğunu hatırlatıyor. Nicelerine sevgilerimle
AYDINK
AYDINK, @aydink
29.9.2025 23:26:10
hep bugün olanlar değil ki yazdıklarımız çoğu kez
olmasını umduklarımız bir hayli ki onlar da zaten çoğunlukla geçmişten özlem duyduklarımızın tezahürü olarak yansıyor kaleme.
bu hep de böyle devam edecek
tebrikler güzel yazıya
selam ve saygılarla
Halit Durucan
Halit Durucan, @halitdurucan
28.9.2025 17:32:28
"Hey gidi günler hey" dedirten harika dizelerdi okuduğum. Tebrik ediyorum Peri üstadem. Sağlıkla sıhhatle kalmanız dileğimle...
cengizdemir333
cengizdemir333, @cengizdemir333
27.9.2025 21:54:56
İnadına düş kurarak
Güzel olmuş yüreğine sağlık saygılar sunuyorum
Gülüm Çamlısoy
Gülüm Çamlısoy, @gulum-camlisoy
27.9.2025 17:05:26
Kaleminiz çok değerli sevgili dost yazarım.


İçtenlikle kutluyorum.


Sevgilerimle...
Muammer Ahmet Sağlam
Muammer Ahmet Sağlam, @muammercahmetcsa-lam
27.9.2025 16:27:10
kalemine yüreğine sağilık hocam
Beyzade
Beyzade, @beyzade2
27.9.2025 10:04:08
Çok manidar beğeniyle okudum.. Kaleminize sağlık.. Saygılarımla.
Etkili Yorum
nejat hoca
nejat hoca, @nejathoca
27.9.2025 08:07:54
“Kırık Zamanlar...” yazısı, geçmişin bir hatıra değil, bir sığınak olduğunu hatırlatıyor. Her paragraf, bir çocukluk sesiyle yankılanıyor; her cümle, bir apartman merdiveninden gelen çınlamayı taşıyor.

Yazar, sadece bir dönemi değil, bir duyguyu anlatmış: eksik ama umutlu, yaralı ama dirençli. Delilerimizi bile kaybettiğimiz bu çağda, yazının her satırı bir vicdan nöbeti gibi.

Hüzünlü Peri, kaleminizle sadece yazmamış, bir dönemi yeniden yaşatmışsınız. Gönlünüze, bakışınıza, zarif kaleminize sonsuz teşekkürler. Bahar yelleri sizin yüreğinizden de hiç eksilmesin… Muhabbet ve hürmetle Üstadem.
Etkili Yorum
hüseyin saban
hüseyin saban, @huseyinsaban1
27.9.2025 06:56:17
70 Lİ YILLARIN DİZİLERİ

Ben çok küçükken
Bundan yıllar öne
DALLAS ve
SAN FRANSİSKO SOKAKLARI
Eyaletleri sınırında
ŞAHİN TEPESİ’eteklerinde
Bir İHTİYAR DELİKANLI yaşamaktaydı
Bu İHTİYAR DELİKANLI
PASAKLI SALLY’e sırılsıklam sevdalıydı
SALLY’e yeni yaptığı
KÜÇÜK EV’i kiraya verdi
Daha sonraları
WALTON AİLESİ bu yerleşim yerini keşfedip
ZENGİN VE YOKSUL insanlara arsalarını satmaya başladılar
Zamanla kulaktan kulağa
DÜK CADDESİ DÜŞESİ de burayı duyar ve
Hemen KAÇAK olan arkadaşına
böyle olunca böyle der
KAÇAK olarak aranan bu adamın peşinde de
KOMİSER KOLOMBO gelir
KOMİSER KOLOMBO’nun geldiğini duyan
LOGAN’IN KAÇIŞI tarihe damgasını vurur
KAPALI KAPILAR ardındaki bu CENNET ADASI dillere destan olur
Bunu duyan EWİNG ailesinin büyük oğlu JR
Fırsattan istifade FLAMİNGO YOLU’nun asfalt çalışmasına başlar
Ve burada yaşamaya başlayanlar
AİLE BAĞLARI’NI pekiştirmek için
YEDİ KARDEŞE YEDİ GELİN bulurlar
Sonraları buraya SEFİLLER de gelmeye başlamıştır
Nerden bilebilirler ki çok gaddar olan
YUKARIDAKİLER AŞAĞIDAKİLER’i sömürmeye başlar
Bununla yetinmeyip güzelliği dillere destan
KÖLE İSAURA adında bir köle satın alır
Oysa ki ATLANTİS’TEN GELEN ADAM
TATLI VE SERT olan ŞAHİKA için gelmiştir
HOLLYWOOD KADINLARI’da AİLE ŞEREFİ’ni kurtarmak için
ZORLU İKİLİYE karşı KAĞIT BEBEKLERİ koz olarak kullanır
Artık bu yerleşim yeri yaşanmaz hale gelir
KÜÇÜK HANIM’ın SUÇ DOSYASI baya kabarıktır
Artık bir YALAN RÜZGARI esmektedir
GÜZEL VE ÇİRKİN buralarda yaşanmaz artık deyip
AŞK GEMİSİ’ne bindikleri gibi
Soluğu 21.Cİ CADDE’de alır ve
70 li yılların dizileri burada son

HÜSEYİN SABAN

Üstadem biz hep eskiyi yad ederek,o günlerin özlemiyle yaşıyoruz.Kabuğumuzu kırarsak eğer bu çirkinlikler bizleri yıpratır,onun için biz içimizde saklı kalalım.
Yüreğine,kalemine sağlık tebrik ederim,saygılarımla selamlıyorum.
Ke
Keomaagain, @keomaagain
27.9.2025 06:27:48
sevdim. olabildiğince basit ve doğal.
Volkan70
Volkan70, @volkan70
27.9.2025 06:07:02
herşey hızlandı..Biz yavaşladığımızın farkına yeni vardık.. Yapay zeka bizm için düşünür, yazar çizer oldu..Yeni bir yalana kul köle olduk..aldandık..aldattık kendimizi..düşlerimizi çaldılar..paraya tahvil ettiler umudumuzu.. yaşayamadan çürüdüğümüzü farkettik, umarsız.. robotlaştık..paralel evrende noktalaştık.. Dedi karakedi.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL