Sevmek birbirine değil, birlikte aynı noktaya bakmaktır. exupery
Hüzünlü peri
Hüzünlü peri

BEN GAZZE Lİ YUSUF ...

Yorum

BEN GAZZE Lİ YUSUF ...

9

Yorum

22

Beğeni

0,0

Puan

824

Okunma

BEN GAZZE Lİ YUSUF ...

BEN GAZZE Lİ YUSUF ...

Sevgili Dünya ,o büyük büyük ülkelerin liderleri, gazeteciler, öğretmenler, anneler, babalar, benim gibi sabahları okula koşan ya da koşması gereken çocuklar;

Benim adım Yusuf. On dört yaşındayım. Gazze’nin bir köşesinden damı olmayan evimim bir kuytusundan yazıyorum; güneşim çoktan battı, sabah ama hissetmiyorum çünkü evlerimizde kahvaltı yapan insanların yerini gölgeler aldı. Benim hikâyem belki birinin kulağına az gelir; ama kulağınızın suskunluğu bizim çığlığımızı çoğaltıyor. O yüzden yazıyorum.

Benim dünyam bir çocuğa göre çok erken sertleşti. Sabahları ablamın saçını tarardım; o şimdi yok. Kardeşlerim sokakta koşardı; şimdi onların adları birer karanlık nokta oldu. Annemin el işi , babamın eski saatleri, hepsi sustu. Yedi kardeşim vardı; evimizde sesleri cıvıl cıvıldı; şimdi ev sessiz . Annem adımla seslenmiyor artık. Beni buraya, hayatta tutan şey bazen bir torba ekmek, bazen bir yabancı elin verdiği su oldu; bazen de annemin “yapabileceğimize inan” dediği sesi.

Çocukluğumu çalan şey, tek bir bomba değil, yıllardır süren bir kuşatmaydı. Bizi dışarıya kapatan sınırlar, kazılan hendekler, kesilen yollar. Bunların hepsi bir gün olup bitmedi. Hayatlarımızı parça parça çaldılar. Evimiz işgal tehdidiyle sallanırken, tarlalarımız bitti; denizimiz avlanmaya kapatıldı. Gereksiz yasalarla tek bir ağaç kalmadı. Ve yine yasalarla tarım hayvancılık bitti. Evlerimiz gözümüzün önünde yıkıldı. Okullarımıza giden yollar kapanınca, benim hayallerim de sokak köşelerine gömüldü. Bu, yılların küçük adımlarıyla yapılan bir hırsızlık: suyumuz, elektriğimiz, ilaçlarımız, geçimimiz… Hepsi teker teker elimizden alındı. Bunlar sadece “savaşın bedeli” değil; bir insan topluluğunun yaşam hakkına müdahaledir.

Bana hep “Neden?” diye sordular. Neden evimiz yerle bir oldu? Neden komşumuz gece yarısı bombalarla yok oldu? Neden bazı devletler uzun zamandır bize dönüp bakmıyor, neden satılan silahların bir kısmı bizim evlerimizi yıkıyo ve bu silahlar en çokta dostumuz diye güvandiklerimizden geliyor? Neden gazetelerin köşesinde bizim yüzümüz bir paragraf, bizim ölmüş kardeşlerimiz bir sayı oldu? Neden büyük salonlarda oturanlar, çocukların gözündeki korkuyu acaba hiç görmüyor? Neden dünya, haritanın bir köşesindeki insanların ağrısıyla uzun zamandır ilgilenmiyor?

Biliyorum; güç ve para, büyük insanları susturur. Söylediklerim sert gelebilir; ama ben çocuğum ve gerçeği biliyorum: işgal yıllardır devam etti. Toprakların gaspı, ev yıkımları, yerinden edilen aileler, ambulansların gecikmesi ,bunlar bir gece yarısı yapılmış anlık zulümler değil; sistemli bir baskının parçaları. Ve dünyanın bir köşesinde “güvenlik” adı altında uygulanan politikalar, başka bir yerde insan hayatını yok sayan bir rutine dönüştü. Bunu kimse unutmasın: bir insanın aç kalması, bir çocuğun okula gidememesi, bir hastanın ilaçsız kalması politikadır; rakamların arkasında bir insanlık trajedisi vardır. Başta bilmediler ama vatan yıllar içinde işgal edildi.

Ben yalnızca kendi ailemden konuşmuyorum. Ben sokaktaki komşularımdan, pazarda çığlık atan annelerden, sabah ezanında ağlayan minarelerden, okul sıralarında yerine taş oturan çocuklardan bahsediyorum. Bizim dramımız tek bir aileye sığmaz; binlerce evin kapı eşiğinde bağdaş kurmuş acılar var. Kardeşimin adı, arkadaşımın adı… hepsi benim dilimde bir ağıt. Ve sizden tek istediğim şey şu: Bu acıyı basit bir haber satırı yapmayın; bizi insan sayın.

Dünya liderleri: size soruyorum , adalet nedir sizin için? Bir ülkenin halkı yıllarca kuşatılıyorsa, onun suyu siyasi pazarlığın bir parçası haline geliyorsa; onların çocuklarının okula erişimi pazarlık konusu oluyorsa, bu adalet midir? Siz masalarda el sıkışırken, bizim evlerimizin temelleri sarsılıyor. Sözleriniz güzel; ama sözlerinizin arkası yoksa ne anlamı var? Hükümetler, uluslararası kurumlar, sivil toplum , lütfen bize gerçek bir çözüm verin: kuşatmaya son, gıda yollarına serbest geçiş, eğitim ve sağlık hizmetlerine erişim garanti altına alınsın. Bizim geleceğimiz üzerinde pazarlık yapılmasın.

Halklara sesleniyorum: vicdanınız acaba ne zaman uyanacak? Televizyonlar sizi farklı yönlere çekebilir, ama aklınızda tutun: bir çocuğun gözündeki korku gerçek, bir annenin kaybettiği süt gerçek, bir doktorun ağladığı gece gerçek. Empati yapmak zor değildir; insan olmaya karar vermek zor değildir. Elde bir fincan çay ile otururken, bizim çaresizliğimizi düşünün. Her “benim bölgem”in ötesinde bir insan vardır. Biz de insanız.

Gazze’nin caddelerinde, benim küçük komşum Ahmed vardı; her sabah ekmek kuyruğuna giderken bana bir taş verirdi, “bu savunman için” derdi oyun gibi. O taş artık bir oyuncak değil; biz onu hatıra gibi bırakmıştık, şimdi o taşın yanında yıkılmış bir duvar var. Bir keresinde okulun bahçesinde saklambaç oynuyorduk; saklandım, döndüğümde arkadaşım yoktu ,sabahattinlerde bir teyze bana onun adını söyledi; “hayatta değil” dedi. Nasıl anlatacağım bunu? Nasıl anlatacağım o boşluğun gürültüsünü? Kalmimin acısıyla Ahmed’i ve artık olmayan arkadaşlarımı hangi cümlelerle anlatayım.

Gözlerimiz, seslerimiz, bakışlarımız , hepsi keskinleşti. Ama içimde bir yere, küçücük bir çiçek gibi, yine de umut ekili. Çünkü biz unutmayı bilmiyoruz; her yıkıntının altında bir hikâyemiz var ve biz hikâyemizi anlattığımız sürece yok sayılmayacağız. Ben Yusuf, küçük bir çocuğum, ama bildiklerimi söylemekten utanmam. Eğer bir gün sessiz kalırsam, bilin ki ben ölmedim; sözlerim bir başka çocuğun dilinde söylenecek ve bir gün bu dünyanın adaleti bizimle tekrar konuşacak.

Sizden istediğim tek şey: gözlerinizi kapatmayın; kulaklarınızı tıkamayın. Yüreğiniz varsa, bizim hikâyemizi hissedin. Lütfen sadece başsağlığı mesajı göndermekle yetinmeyin; somut adımlar atın. Okulları yeniden açın, köprüleri kurun, su yollarını serbest bırakın, elektrik iznini garantiye alın, ev yıkımlarını durdurun. Silah ticaretini durdurun; silahların parasıyla kurulan adalet masası, bizim hayallerimizi geri getirmez.

Ve size, dünyanın bütün güzel insanlarina da bir şey söylemek isterim: eğer bir gün sizin evinizde benzeri bir felaket olursa, bize nasıl davrandıysanız, ozaman işgal, savaş sizin vicdanınızıda test edecek. Vicdan, bugün sınanıyor; ya uyanırsınız ya da tarihten kaybolursunuz. Tarih iyi yazılır; suskunluk asla unutulmaz.

Benim son sözüm umutla bitiyor: adlarımız yok olmayacak. Annemin sesi hâlâ kulaklarımda; babaannemin duası hâlâ çantamda. Ben Yusuf’um; eğer ben gülmeyi öğrendiysem, o gülüş binlerce yürekte yankılanacak. Benim gamzem, benim çocukluğumun izi, bir gün başka bir çocuğun yanağında gülümseme olacaktır. Bizim adımızı anın, bizim kardeşlerimizi unutmayın.

Gelin; konuşalım. Gelin; bize haklarımızı verin. Gelin; çocukluğumuzun tekrar oyunlarla dolduğu bir sabahı beraber kurun. Biz sadece yaşayabilmek istiyoruz. Savaşın nedenlerini konuşun; süregelen haksızlıkları ortadan kaldırın. Bir çocuğun en temel hakkı güven içinde uyumaktır ,bunu bize verin.

Benim adım Yusuf. Beni dinlediğiniz için teşekkür ederim. Eğer bu satırlar size yüreğinize dokunursa, bir adım atın. Bir çocuk daha ağlamasın.

Dualarınızla, hatırlanmak yetmez..

Ben Gazze’li Yusuf 14 yaşındayım..

...

Ey taşlara sinmiş feryat,
ey minarelerde eksilen ezan,
ey göğe savrulan çocuk gülüşleri…
Başımız sağ olsun.

Her gözyaşı bir ırmak olur,
bir gün mazlumun susuzluğunu dindirir.
Her dua bir kanat olur,
bir gün yetimin üstüne gölge olur.

Bilinsin ki:
Bir halkın kalbi sökülmez yerinden,
bir çocuğun gamzesi unutulmaz yüzünde.
Filistin’in adı,
küllerinden yeniden doğacak bir gülün adıdır.

Ve Yusuf der ki:
“Ben düşsem de gamzelerimle,
bir gün başka bir çocuk güldüğünde,
benim gülüşüm onda yeşerecek.”

Ey Filistin,
acılarınla sınanan aziz halk…
Başımız sağ olsun,
yüreğimiz sizinledir.
Dualarımız, Yusuf’un yarım kalmış gülüşünü
ebediyete taşımak içindir.

Peri Feride ÖZBİLGE
24.09.2025

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Ben gazze li yusuf ... Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Ben gazze li yusuf ... yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
BEN GAZZE Lİ YUSUF ... yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Sabitlendi
Entellektüel-41
Entellektüel-41, @entellektuel-41
24.9.2025 21:02:42
Değerli Feride Hanım,

Güncel ve yaramızı kanatan böyle bir konuya duyarlı olarak bu nadide yazıyı kaleme aldığınız için minnettarım....


"Benim adım Yusuf. On dört yaşındayım. Gazze’nin bir köşesinden damı olmayan evimim bir kuytusundan yazıyorum; güneşim çoktan battı, sabah ama hissetmiyorum çünkü evlerimizde kahvaltı yapan insanların yerini gölgeler aldı. "

"damı olmayan evimin...diyorsunuz...

Şimdi bu ev de yok....belki de annesi...babası...arkadaşları...kardeşleri de yok Yusuf'un....

Nitekim; "....Sabahları ablamın saçını tarardım; o şimdi yok. Kardeşlerim sokakta koşardı; şimdi onların adları birer karanlık nokta oldu. Annemin el işi , babamın eski saatleri, hepsi sustu. Yedi kardeşim vardı; evimizde sesleri cıvıl cıvıldı; şimdi ev sessiz . Annem adımla seslenmiyor artık..."

söylemlerinde bu korkumu hüzünlerimle...acılarımla bir daha yaşıyorum...


"Çocukluğumu çalan şey, tek bir bomba değil, yıllardır süren bir kuşatmaydı...."

Adım adım soykırıma taşıyan bir kuşatma....sevdiklerini ellerinde lan...bir yudum suyu arattıran bir kuşatma...

" Hayatlarımızı parça parça çaldılar..."

öldürerek...diri diri gömerek...narkozsuz ameliyat ettirerek...Ekmek kuyruğunda uzaktan avlayarak...

"Bu, yılların küçük adımlarıyla yapılan bir hırsızlık: suyumuz, elektriğimiz, ilaçlarımız, geçimimiz… Hepsi teker teker elimizden alındı...."

Tabiri caizse çalındı...yağmalandı....


"...Ben yalnızca kendi ailemden konuşmuyorum. Ben sokaktaki komşularımdan, pazarda çığlık atan annelerden, sabah ezanında ağlayan minarelerden, okul sıralarında yerine taş oturan çocuklardan bahsediyorum..."

Şu anda yapılanlar bunlardan daha vahim.... Bakılamayak utandırıcı aşağılık uygulamalar sabrımızın bendini taşırmakta....
..........................
"....Halklara sesleniyorum: vicdanınız acaba ne zaman uyanacak? ...
Hiç bir zaman...uyanacağa da benzemiyor....

"..... döndüğümde arkadaşım yoktu ,sabahattinlerde bir teyze bana onun adını söyledi; “hayatta değil” dedi. Nasıl anlatacağım bunu? Nasıl anlatacağım o boşluğun gürültüsünü? Kalmimin acısıyla Ahmed’i ve artık olmayan arkadaşlarımı hangi cümlelerle anlatayım....

Şu an Gazze'de bulunan ve bu vahameti yaşayan hiç kimsenin beden ve ruhsal durumu sağlıklı değil...Eşyaları çalınmış....akılları alınmış mazlumlar ordusu onlar...
Acıyı ve açlığın ne olduğunu da çoktan unutmuşlar...Dilim demek istemiyor tabiri caizse "mankurtlaştırılmışlar" artık....

".... Çünkü biz unutmayı bilmiyoruz; her yıkıntının altında bir hikâyemiz var...."
Elbette...dinmeyece bitmeyecek hikayeler...Acıtan ürperten...unutulmayacak hikayeler...

"....Sizden istediğim tek şey: gözlerinizi kapatmayın; kulaklarınızı tıkamayın. Yüreğiniz varsa, bizim hikâyemizi hissedin...."

işte o yüzden unutmayacağız...ağlayacağız fakat zalimleri asla untmayacağız...

"....Benim son sözüm umutla bitiyor: adlarımız yok olmayacak. Annemin sesi hâlâ kulaklarımda; babaannemin duası hâlâ çantamda. Ben Yusuf’um; eğer ben gülmeyi öğrendiysem, o gülüş binlerce yürekte yankılanacak. Benim gamzem, benim çocukluğumun izi, bir gün başka bir çocuğun yanağında gülümseme olacaktır. Bizim adımızı anın, bizim kardeşlerimizi unutmayın...."

Acı dayanılmaz bir vasiyet... Vicdanı...izanı...merhameti olan tutacak elbette...
..........
Bir gün Gazze'nin dağlarında çiçekler açacak,
Yusuflar uçurtma uçuracak...

Meryemler ellerinde bebekleri tebessümle koşacak...
Güneş tebessüm ederek doğacak
Kurşunların yerine,
Nisan yağmurları yağacak
........
Benim adım Yusuf. Beni dinlediğiniz için teşekkür ederim. Eğer bu satırlar size yüreğinize dokunursa, bir adım atın. Bir çocuk daha ağlamasın.

Yüreğinize selam olsun....Tebriklerimi....teşekkürlerimi...şükranlarımı gönderiyorum...
Tebessümleriniz solmasın efendim...
erbensalim
erbensalim, @erbensalim
26.9.2025 23:39:00
tebrik ederim peri
Etkili Yorum
Celil ÇINKIR
Celil ÇINKIR, @celilcinkir
25.9.2025 09:33:11
Peri Feride ÖZBİLGE’nin Yusuf’un mektubunu okuyunca insanın yüreği sızlıyor; cümleler öylesine canlı, öylesine sahici ki, okurken kendinizi Gazze’nin bir köşesinde, Yusuf’un penceresinden bakarken buluyorsunuz. Yazı, bir çocuğun gözünden masumiyetin ve adalet arayışının çığlığını veriyor.

Anlatım dili yalın ama kuvvetli; uzun cümleler, okurun nefesini kesiyor, duyguyu tırmandırıyor. Yusuf’un yaşadığı dram, yalnızca bir bireyin hikâyesi değil, bütün bir toplumun acısının simgesi hâline geliyor. Her paragraf bir çağrı, her soru bir vicdan sorgulaması. Sözler sadece okumaya değil, hissetmeye, empati kurmaya zorlayan bir yoğunluk taşıyor.

Mektup, hem bir itiraf hem bir talep; gözlerinizi kapatamayacağınız kadar gerçek. Çocuğun yaşadığı korku ve kayıplar, somut örneklerle verilirken, umut da yerini kaybetmiyor. Her cümlede, “susmayacağız, hatırlanacağız, adalet sağlanacak” mesajı yankılanıyor. Yazının poetik gücü, metaforlarla süslenmemiş olmasına rağmen, gözyaşları ve sessiz çığlıklarla okurun zihninde görsel ve duygusal bir tablo oluşturuyor.

Özetle: Bu metin bir edebiyat oyunu değil; hayatın kendisi. Hem belge, hem hikâye, hem de bir vicdan çağrısı. Okurken ağlatan, düşündüren ve harekete geçiren bir düz yazı örneği. Peri Feride ÖZBİLGE, Yusuf’un sesi olarak sadece anlatmakla kalmamış, okuyucuyu olayların ortasına taşımış.

Vesselam

Ser Feyzlizof Delibal Hazretleri namı diğer Celil ÇINKIR
Dilek pınarı
Dilek pınarı , @dilekpinari
24.9.2025 13:36:58
O kadar çok yazılacak, söylenecek şeyler var ki; dünya suskun böyle bir soykırım trajedisine, artık bizim de dillerimiz làl oldu gördüğümüz dram dolu sahnelere.
Siz dillendirmiş yazmışsınız bir kısmını bizim yerimize de, kaleminiz kavi olsun dilinize sağlık.
Düzelecek bir şey de kalmadı artık ya unutulmasın en azından bu vampirlerin emdiği kanlar.
Selam ve esenlikler dileklerimle.
Halife Bozbayır
Halife Bozbayır, @halifebozbayir
24.9.2025 11:33:15
Yüreğine kalemine kelamına sağlık hocam gönül dilin hiç susmasın
hüseyin saban
hüseyin saban, @huseyinsaban1
24.9.2025 07:03:39
Satır,satır hece,hece
Ağıtlar yaksak dize,dize
Tüm şairler yazarız biz,bize
Gazze her daim yüreğimizde

Şairem:Öyle güzel yorumlamışsınız ki,Yusuf'un Yusuf'ların çığlıklarına ses,acılarına nefes olmuşsunuz.Gazze yanıyor yüreğimizde.Saygılarımla
Etkili Yorum
Volkan70
Volkan70, @volkan70
24.9.2025 05:10:22
Dünya liderliğine soyunanlar üç maymunu oynamaya devam ediyor..Yahudi soylırımı için 1948 den bu yana gözyaşı dökenler, aynı akibete uğattıkları Filistinlilere gelince sıra timsah gözyaşı döküyorlar.. 57 İslam Ülkesi Filistin kanından kına yakıp İsrael devletininin çizdiği sahnede göbek atmaya devam ediyorlar.. Hamas ı Filistin halkını bölmek için yaratan eller, İŞİT artığı Colaniyi NewYork a davet edip Surıyeyi yeni manda olarak kullanmanın tadını çıkarıyorlar.. Orta Doğu kan gölüne dönmüşken BeşTepenin Sultanı yegahı Trump ın elini öpmek üzere 5 uçaklık kafilesi ile bugün NWYorka geliyor ve BM salonunda endam edip bol keseden ONE MINUT fırlatatıp günah çıkaracak..!! Ve bizler, enfasyon devülasyon sarmalında açlıkla terbiye edilip susmaya devam edeceğiz.. sıra çoktan bizi geçti.. !!
Farkında olmayan, olmak istemeyen çoğunluğun suratına bir şamar gibi inen yazınızla ..haykırışınıza ortak olmak istedim.. Dostlukla hep..
Suphi sekü
Suphi sekü, @suphiseku
24.9.2025 01:24:30
Ben, Gazze ile alâkalı şiir veya yazı okuduğumda çok fazla duygulandığım için yorum yazamıyorum.
Ve, ve, VE bazen ne yazarsanız yazın, sözler ve ifadeler duygularınızı ifade etmeye yetmez. Yetmediği için de başka çareler ararsınız. Sizde bunu gördüm. Yazdıklarınız söylemek istediklerinize yetememiş ki müthiş bir görselle desteklemişsiniz.
Görseli okumaya çalıştım ve şiir kadar etkilendim. Anlatmak uzun olur.
Selam duam ve hürmetlerimle efendim
Hayırlı geceler
Etkili Yorum
Ali Rıza  Coşkun
Ali Rıza Coşkun, @alirizacoskun
24.9.2025 00:19:34
Gazze için, Filistin için o kadar yazacak şey var ki...
Diğer taraftan Dünyanın sessizliği.
Müslüman aleminin sessizliği ise içler acısı.
Çaresizlik, sıkışıp kalmak.Bir taraftan bombalar altında katledilen insanlar diğer yandan ekmeğe suya muhtaç hale getirilerek açlıktan soyları tüketilmeye çalışılmak .
Bütün bunlar 8 milyar insanın yaşadığı yıkılası Dünya düzeninin gözleri önünde cereyan ediyor.
Bu düzen böyle devam edemez.
Yıkılacaktır elbette.
Kahrolsun faşizm, kahrolsun buna göz yuman her kim var ise..
Yaşasın kardeşlik.
Kaleminize yüreğinize sağlık tebrik ederim.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL